Sarı saman sarı altın gibi!
Harun Raşit Uysal
Hepinizin bildiği gibi halk arasında “sapla samanı birbirine karıştırmak” diye bir deyim bulunuyor. İyi ile kötüyü ayıramamak ya da elmalarla armutları toplamak anlamına gelen bu söz, bu günlerde hayvancılık için “cuk” diye oturuyor.
Eskiden beri hayvan yetiştiricisinin ucuz yem kaynağı olan saman, artık altın değerinde. Daha bir iki ay önce balyası 400 lira olan saman şimdi 800 liraya yükselerek altın fiyatlarıyla yarışır oldu. Üstelik de sezonunda.
Fiyatlar neden arttı?
Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği nedeniyle bu yıl yaşanan aşırı hava hareketleri, kovid-19 pandemi süreci, kimi üreticilerin üretimden kopması gibi nedenlerle buğday üretiminde düşüşler meydana geldi. Bunun sonucunda, saman sıkıntısının olacağı zaten belliydi. Ve bu durum ot ticareti ile uğraşanlara yaradı. Stokçular samanı düşük fiyattan alıp, kışa saklamaya başladılar.
Fiyatlardaki bu artış nedeniyle yetiştirici hayvanlarını yeterince besleyememe durumuyla karşı karşıya kaldı.
Yıllarca sadece büyük başa odaklanmış hayvancılık politikası, ucuz yem kaynağı olan mera alanlarının yok edilip, katkı maddeleri dışarıdan ithal edilen ahırda hazır yemle beslemenin yaygınlaştırılmış olması ve ithalat yoluyla ülkenin hayvan varlığı artarken yemini hesaplayamama olgusu yanlış olan icraatlardı.
Halbuki Anadolu coğrafyası 40 sene önce şu anki hayvanın iki katını besleyebiliyordu. O zamanlar Türkiye’nin buğday üretimi bu yıldan fazla da değildi.
İleriki yıllarda da aşırı yağışların ya da kuraklığın olacağı, insanların gitgide tarımdan kopacağı düşünülerek tarımın diğer faaliyetlerinden ayıramayacağımız hayvancılıkta uzun vadeli planlar yapılmalı
Neler yapılmalı?
Ülke insanlarının hayvansal protein gereksinimini karşıladığı bilinerek yetiştiriciye daha fazla yem, mazot desteği verilmeli,
Öncelikle ucuz yem kaynağı için mera alanları tespit edilmeli, rehabilitasyonu yapılmalı ve sulama tesisleri tamamlanmalı,
Hayvan, et, kaba yem ithalatının istisnalar dışında önüne geçilmeli, hayvan varlığının arttırılmasında damızlık birlikleri, kaba yemde de üreticiler desteklenmeli,
Buzağı ölümlerinin önüne geçilmeli,
Farklı kaynaklardan yem üretimi desteklenmeli,
Süt fiyatlarının düşmemesi için piyasaya müdahale ile birlikte, tüketim ve ihracat teşvik edilmeli,
Proteinin insan beslenmesindeki önemi bilinerek ülkemizde yaşayanların et ve süt tüketimlerinin artırılmasına yönelik politikalar belirlenmeli,
Desteklerin sadece üye olanlara verileceği söylenerek (bir geçiş süreci tanıyarak) yetiştiricilerin kooperatif ya da birlikler şeklinde örgütlenmeleri sağlanmalı.
Aklın yolu bir diyorum, başka da bir şey söylemiyorum…
Yorumlar