Ekonomik kriz kendini her alanda göstermeye devam ediyor. Tarım sektöründeki durum kritik boyutlara ulaştı. Üretici, besici ve çiftçilerin bankalara olan borçları katlanıyor, tarım sektörünün toplam borcunun 935 milyar 936 milyon TL’ye ulaştığı belirtiliyor. Artan yem fiyatları başta olmak üzere yüksek girdi maliyeti nedeniyle üreticiler zor günler yaşıyor. Borçlarını ödeyemeyen ve hayvanlarını satışa çıkarmaya mecbur kalanların yanı sıra bazı üreticilere de icra geliyor. Üreticilerin geçinemediğini aktaran Çiftçiler Sendikası (Çiftçi-Sen) Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, “İnternette yüzlerce, hayvan satışı ilanı var. Çünkü hayvanların sağlığı, bakımı ve yem ihtiyaçları için besici kredi çekiyor ama girdiler hep artıyor; ödeyemeyince başka kredi çekiyor ama onu da ödeyemiyor, icra da ahır boşaltıyor” dedi.
‘Zirai don, iflas ettirdi’
Son yıllarda tarım ve hayvancılık sektöründe faaliyet gösteren özellikle küçük üreticilerin ciddi bir darboğazla karşı karşıya olduğunu belirten Çobanoğlu, “Çiftçinin tarlası, traktörü ve şimdi de ahırındaki hayvanlar, borçları nedeniyle birer birer ellerinden alınıyor. Son yıllarda köylüye, üreticiye yöneltilen ekonomik baskılar, tarım ve hayvancılık gibi geleneksel uğraşları sürdürülemez hale getirdi. Özellikle son dönemlerde yaşanan zirai don olayları pek çok üreticiyi iflasın eşiğine getirdi. Yalnızca birkaç ayda bütün mahsulünü, bütün umudunu kaybeden binlerce insan var. Tarla ekildi ama ürün alınamayacak. Bazı çiftçiler belki çok az, bazıları ise hiç ürün alamayacak. Bu da demek oluyor ki borçlar ödenemeyecek, evine ekmek götüremeyecek insanlar. Bu durum çiftçilerin borçlarını ödeyememesi anlamına geliyor. Aynı zamanda yaşamlarını sürdürebilecek gelirden de tamamen mahrum kalıyorlar. Yani mesele sadece üretim değil, aynı zamanda hayatta kalma mücadelesi. Gidişat ise hiç iyi değil” açıklamalarında bulundu.
Devlet, piyasayı koruyor
Çiftçinin borç yükünün yıllardır ağır olduğunu dile getiren Adnan Çobanoğlu, “Girdi maliyetleri sürekli arttı, destekler azaldı. Bankalara, tarım kredi kooperatiflerine olan borçlar zamanla dağ gibi büyüdü. Şimdi artık icra memurları köy yollarında. Traktörler haczediliyor, tarlalara el konuluyor. Keçiler, inekler, tarım makineleri bir bir satılıyor. Çünkü çiftçi borcunu ödeyemiyor. Çünkü üretici üretim yapamıyor. Çünkü devlet üreticiyi değil, piyasayı koruyor. Yem fiyatlarının artması bu krizi daha da derinleştirdi. Türkiye’de yem üretimi sadece yerli kaynaklara dayanmıyor; önemli oranda dışa bağımlı bir ithalat süreci söz konusu. Döviz kurlarındaki artışla birlikte ithal yem fiyatları da yükseliyor ve bu da doğrudan çiftçiye yansıyor. Meraların özel şirketler veya kamu eliyle üreticinin elinden alınmasıyla çiftçiler doğal yem kaynaklarına da ulaşamıyor. Böylece hayvanlarını beslemek için tamamen pahalı, hazır yeme mahkûm oluyorlar” diye konuştu.
‘Satmak da çözüm değil’
Son yıllarda yerli hayvan ırklarının azaldığını, ithal büyükbaş hayvanların ülkeye sokulmasının da teşvik edildiğini belirten Çobanoğlu, “Ancak bu hayvanlar Türkiye’nin otlaklarında yeterince beslenemediği için, neredeyse tamamen dışa bağımlı yemle beslenmek zorundalar. Bu da üretim maliyetlerini daha da artırıyor. Üretici, hayvanını besleyemez hale geldiği için ya hayvanını satıyor ya da üretimden çekiliyor. Ama ne yazık ki hayvanını satmak da çözüm olmuyor. Çünkü et fiyatları yükselmiş olsa da, halkın alım gücü düştüğü için talep azaldı. Yani insanlar artık et alamıyor. Et marketlerde var ama tüketiciye ulaşamıyor. Satılamayan hayvan, üretici için sadece bir masraf kalemi oluyor. Bu zincirin sonunda en büyük darbeyi yine çiftçi yiyor. Borçlar ödenemeyince üreticinin elinde ne var ne yoksa el konuluyor. Traktöründen hayvanına, tarlasından ekipmanına kadar her şey haczediliyor. Sonuç: üretici hayvancılığı bırakıyor. Bu tablo, küçük üreticinin sistem dışına itildiğini açıkça gösteriyor” ifadelerini kullandı.
‘En çok üretici kaybediyor’
Küçük üreticinin ortadan kaldırılarak tarım ve hayvancılığın tamamen büyük sermaye gruplarının kontrolüne geçmesinin istendiği gibi bir görüntü oluştuğunu vurgulayan Çiftçiler Sendikası (Çiftçi-Sen) Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, “Küçük üreticinin dayanma gücü her geçen gün azalıyor; üretimden çekilenlerin sayısı artıyor. Köyler boşalıyor, gençler tarımdan umudunu kesiyor. Oysa bu ülkenin gıda güvencesi, halkının beslenme hakkı, bu insanlar sayesinde ayakta duruyordu. Onlar gidince, biz sadece ürün değil, bağımsızlığımızı da kaybediyoruz. Sonuçta köylü üretemiyor, hayvancı hayvanını besleyemiyor, tüketici ise bu ürünlere ulaşamıyor. Herkes kaybediyor, ama en çok da üretici” diye konuştu.