Yüksek enflasyon, ekonomik belirsizlikler, arsa sıkıntısı, alım gücünün düşmesi, bankaların kredi vermemesi ve inşaatlarda çalıştırılacak personelin bulunmaması nedeniyle inşaat sektörü daralmaya devam ediyor. Satışların yok denecek kadar az olması, firmaları kapanmaya itiyor. Sektörün en büyük sorunlarından biri nitelikli işçi bulamama sorunu. Özellikle yaşanılan Kahramanmaraş depreminden sonra bu durum daha da arttı. İnşaat firmalarının risk almak yerine parasını banka faizine yatırmayı tercih ettiğini aktaran İzmir Ticaret Odası (İZTO) önceki dönem meclis üyesi İnşaat Mühendisi Levent Bendeş, “Tüketicinin alım gücü çok zayıf. Faizler bir miktar düşse de yeteri kadar düşmediği için müteahhitlerin parası hala bankalarda duruyor. Müteahhitler inşaat yapmaktan kaçınıyor. Uzun zamandır sektörde bu durum değişmedi. 2025’in ilk 6 ayının da böyle geçeceği görülüyor. Maliyetlerin yüksek olmasının yanı sıra alım gücü çok düşük. Sektörde hareket olmadığı için maliyetlerde bir artış yok. Çok hızlı yükselişler oldu fakat şu an durdu” dedi.

Levent Bendeş

‘Daralma sürüyor’

Nihai tüketicinin daire satın alabilmesi için bir miktar birikmişinin olması gerektiğini aktaran Bendeş, “Bir miktar da banka kredisi verilmesi lazım. Banka kredisi faizleri hala yüksek, alım gücü de yetersiz, birikmişi de yetersiz olunca vatandaş ev alamıyor. Ancak kendilerine imkân tanıyacak kadar birikmişleri var. Dolasıyla bir ev alabilmek de kolay değil. Bir bankadan 3 milyon liralık kredi alındığında 10 yıl vadeli, yaklaşık olarak 80-85 bin lira ödeme yapılıyor. Bu şartlarda evli çiftlerden ikisinin de devlet memuru olduğunu düşünürsek bile 50-60 bin lira maaş alsalar 120 bin lira yapar. 85 bin lirayı krediye verseler ki bu da 3 milyon lira için ama evin değeri İzmir’de alınacak bir evin değeri en az 6 milyon lira. Bu yüzden daire satışları yok denecek kadar az. Müteahhitler de hala yatırımlarını faize koyuyor, proje yapmaktan kaçıyor. Bütün sorun alım gücünün yükselmemesi ve iktidarda şu an böyle bir alışverişin, yani tüketiminin olmasını istemiyor. Para olmadığı için de sektör hala daralmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.

‘İnşaat yok’

2 yıl önce yaşanan Kahramanmaraş depreminden sonra çalıştıracak usta bulmanın da eskisi kadar kolay olmadığını vurgulayan Bendeş, “Ancak inşaat olmayınca zaten usta da çalıştırmak gibi bir dert de yok. Ustaların büyük bir çoğunluğu deprem bölgesine gitti. Malzeme maliyeti yükselmiyor ama işçi maliyetleri yükselmeye devam ediyor. Bir yıl içinde bir malzemenin fiyatı yüzde 70-80 artıyorsa, işçilik maliyetleri yüzde 200 arttı. Bu yüzden işçilik daha da pahalandı. Günlük 3 bin liraya bir işçi bulunabiliyor burada ama ortada inşaat yok. İnşaat olmayınca da zaten çok ustaya, kalfaya da ihtiyaç duyulmuyor Bu anlamda sektörde zaten ciddi anlamda işsizlikle mücadele ediliyor. Usta maaşları da 90 bin liradan devam ediyor hala. Çünkü ustaların birçoğu deprem bölgesinde, burada kalan ustalar da maaş rakamlarını artırmaya çalışıyor. Ama inşaat olmadığı için en uyguna hangi usta çalışıyorsa ona gidiliyor” diye konuştu.
Bendeş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devletin yılbaşında asgari ücrete verdiği yüzde 30 artışının ardınan, sektörde fiyatlar artmış durumda değil ama bu aslında tehlikeli bir durum. Çünkü usta fiyatlarının artmamasının sebepleri sektörde iş olmaması. Sektörde iş olsa talep olduğu için ustalar daha fazla maaş isteyecekler. Bu da işsizliği artıracak. Şu anda sektördeki usta, kalfa mimar, mühendisler arasında işsizlik önceki yıllara göre çok yükseldi. Fiyatların artmış olması, işin olması anlamına gelmiyor.”

‘Deprem sonrası ders almadık’

6 Şubat 2023’te yaşanan Kahramanmaraş depreminin yıldönümüyle ilgili de düşüncelerini aktaran Bendeş, “10 binlerce vatandaşımızı kaybettiğimiz bu deprem sonrasında inşaat sektörü olarak özellikle hala ders çıkarmadığımızı görüyoruz. Gerekli olan kentsel dönüşümlerin yapılmadığını, sağlam olmayan binaların revize edilmediğini hala görüyoruz. Bununla ilgili kanunlar yeteri kadar hızlı çıkmıyor, bununla ilgili devletin de ekonomik bir desteği yok. Öncelikle devletin yapması gereken,  gerekirse uluslararası para piyasalarından fonlamalar yaparak bu kentleri hızla dönüştürmesi. Bunları yapmadığımız sürece olabilecek bir depremde binlerce insanı kaybetmemiz söz konusu. Özellikle İzmir’de Seferihisar’da fay hattında beklenen bir hareket var. Bazı binaların yıkılma tehlikesi çok yüksek” dedi.

Kaynak: Filiz Erol