Son dönemde özellikle İzmir’de artan deprem kaygısı, yaşanan büyük depremlerden alınan derslerle birlikte vatandaşı endişelendirdi. Olası bir deprem, tsunami ve sel gibi bir afet sonrasında yıllarca uğraşarak edindikleri mallarını kaybetmek istemeyen vatandaşlar, taşınmazlarını ve araçlarını sigortalatmak için sigorta şirketlerinin yolunu tuttu. Ancak mevcut enflasyonla birlikte alım gücü düşen vatandaşlar, sigorta şirketlerinin paket halinde sunulan sigorta ücretlerini duyunca, sigorta yaptırmaktan vazgeçiyor. Kapsadığı teminatlar, varlıkların ve ürünlerin değeri arttıkça artan sigorta ücretleri vatandaşı adeta bir çaresizliğe sürüklüyor.
“İnsanlar çaresiz”
İzmir için sıkça uyarı yapılan Santorini’de yaşanan deprem hareketliliği kaynaklı yaşanabilecek deprem ve tsunami uyarıları vatandaşı alarma geçirirken, İzmir Ticaret Odası önceki dönem meclis üyesi Hüseyin Saygılı, taşınmazlarını veya araçlarını sigortalatmak isteyen kişi sayısında belirgin bir artış olmasa da, bilgi almak isteyen vatandaş sayısının arttığını söyledi. Saygılı, vatandaşların mevcut endişeler nedeniyle adeta öğrenilmiş bir çaresizlik içinde olduğunu vurgulayarak, “İnsanlar öğrenilmiş bir çaresizlik içinde. Zaten elinde olan, ekonomik durumu yüksek olan kişiler, taşınmazlarını ve mal varlıklarını sigortalatıyor. Ancak dar ve orta gelirli için aynı şeyi söyleyemeyiz. Gelir seviyesi düşük olan vatandaşlar sigorta yaptıramıyor” dedi.
“Kapsam genişletildi”
DASK sigortasının daha önce sadece depremi kapsadığını ancak son dönemde kapsamı diğer doğal afetleride kapsayarak genişletildiğini belirten Saygılı, “Mevcut yaşanan afetler DASK sigortalarının teminat oranlarının genişletilmesi gerektiğini gösterdi. Şu anda mevcut durumda DASK sigortası tüm doğal afetlerin verdiği hasarı kapsıyor. Sadece DASK değil, diğer sigorta çeşitleri de, kapsamına göre paket halinde afetleri teminat altına alıyor. Herkesin bütçesine göre sigorta paketleri var. Poliçelerde verilen teminatlar ve oranları genişletildikçe sigorta ücretleri de doğru oranda artıyor” ifadelerini kullandı.
“Hasar ödenir”
“Herhangi bir yerde yıkıcı etkili bir doğal afet yaşanırsa, sigortası olanların verilen teminat ölçüsünde zararı karşılanır” diyen Saygılı, sigorta şirketlerinin de bağlı olduğu büyük fonlara sahip reasürans şirketleri ile çalışıldığını kaydederek, “Aslında sigorta şirketlerinin üzerlerine aldığı riskleri bu şirketlere satmaktadırlar. Genellikle yurtdışında sigorta şirketlerinin bankaları vardır. Güçlü fon yapılarına sahiptirler.Sigorta şirketleri sigortaladıkları yerlerin risklerini, yurt dışındaki reasürans şirketlerine satar. Dolayısıyla dünya çapındaki bu şirketler bu riskleri öder. Sigorta şirketleri öyle ya da böyle yaşanan hasarı ödeyecektir” diye konuştu.
Değer beyanı ve kapsama alanına dikkat!
Sigorta yaptırılırken dikkat edilmesi gerekenlerin, sigorta yapılacak taşınmaz veya ürünün gerçek değerinin doğru beyan edilmesi ve sigortanın kapsamının doğru öğrenilmesi gerektiğini vurgulayan Saygılı, “Ülkemizde değişik kampanyalar halinde, teminatlara bağlı olarak paket poliçeler mevcuttur.Ancak burada dikkat edilmesi gereken şey şu; diyelim ki 100 metrekare bir eviniz var ve bunu sigortalatmak istiyorsunuz. Bu evi siz 10 milyona aldınız. Ancak bir afet yaşandığında sigorta şirketi satış fiyatına göre değil yeniden yapım (yerine koyma) maliyetine göre sigorta bedelini öder. Yani 10 milyona aldığınız bir evin yeniden yapım değeri 5 milyon TL ise Eğer o ev yıkılırsa, o ev 5 milyon TL’ye yerine koyulabildiği için sigorta bunu 5 milyon TL olarak öder. Vatandaşın dikkat etmesi gereken şey; bir dairenin, eşyanın veya küçük bir dükkanın sigorta teminatı beyan esasına göre belirlenir. O nedenle vatandaşın sigortaya beyan edeceği değeri iyi hesaplamış olması gerekmektedir. Büyük fabrikalara veya büyük şirketlere, veya büyük malikane gibi konutlara ise ekspertiz uygularız. Bu da en doğru hasar tespit beyanını yapabilmek için gereklidir. Herhangi bir hasar meydana geldiğinde ise eğer kişi konutunun veya eşyalarının değerini yanlış beyan etmişse, poliçe sahibi zarar görebilir.