İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öncülüğünde yürütülen uluslararası bir araştırma, kurak ve yarı kurak bölgelerde kurulan Güneş Enerji Santrallerinin (GES), yalnızca enerji üretimiyle değil, aynı zamanda doğaya olan katkısıyla da dikkat çekti. Araştırma sonuçlarına göre, GES’lerin kurulduğu kurak alanlarda bitki örtüsünün verimliliği ortalama %137 oranında arttı.
50 Binden Fazla GES İncelendi
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Ömer Yetemen’in liderliğinde ve Çin Halk Cumhuriyeti Bilimler Akademisi'nden bilim insanlarının katılımıyla gerçekleştirilen araştırma, dünya genelindeki 51.491 güneş enerji santralini mercek altına aldı. İki yıl süren kapsamlı analizlerde, özellikle kurak iklim kuşağındaki GES’lerin çevresel etkileri değerlendirildi.
Araştırma ekibi, uydu verileri ve harmonik modelleme yöntemi kullanarak bitki örtüsünün zaman içerisindeki doğal döngüsünü ve santral kurulumu sonrası yaşanan değişimleri inceledi. Sonuçlar, GES’lerin kurulduğu bölgelerde bitki örtüsünün gözle görülür biçimde canlandığını ve yeşillenmenin ciddi oranda arttığını ortaya koydu.
Güneş Panelleri Mikroklima Oluşturuyor
Dr. Yetemen, GES’lerin doğal çevre üzerindeki bu olumlu etkisinin arkasında yatan temel nedenleri şöyle açıkladı:
“Güneş panelleri toprağın doğrudan güneş ışınımına maruz kalmasını azaltıyor. Bu, toprak sıcaklığını düşürerek buharlaşmayı azaltıyor ve nemin daha uzun süre toprakta kalmasını sağlıyor. Ayrıca panellerin eğimi boyunca akan yağmur suyu, belli noktalarda birikerek nemin artmasına katkı sunuyor. Böylece panel altlarında ve çevresinde daha elverişli mikroklimatik koşullar oluşuyor.”
Bu etkilerin, özellikle yarı kurak iklimlerde çok daha belirgin olduğunu vurgulayan Yetemen, “Bu bölgelerde toprak nemi, bitki örtüsü açısından belirleyici bir faktör. Dolayısıyla bu tür mikroklima değişiklikleri, doğrudan yeşil örtünün gelişimine katkı sağlıyor,” dedi.
Tarım Arazileri İçin Umut Verici Sonuçlar
Artan enerji ihtiyacıyla birlikte, tarım arazilerinin GES kurulumu için tercih edilmesi zaman zaman eleştiri konusu oluyor. Ancak Yetemen’e göre bu durum, doğaya zarar vermek yerine doğru yaklaşımla fayda da sağlayabilir:
“GES kurulumu sırasında yapılan toprak tesviyesi ve bitki örtüsünün geçici olarak kaldırılması, çoğu zaman bu alanların tamamen verimsizleşeceği algısını doğuruyor. Oysa gözlemlerimiz, bu alanlarda bitki örtüsünün zamanla daha gür ve verimli hale gelebildiğini gösteriyor.”
Türkiye’de Dört Bölge Seçildi
Araştırmanın Türkiye ayağı da yakın zamanda başlayacak. Bu kapsamda Konya, Gaziantep, Niğde ve Şanlıurfa’da örnek çalışma sahaları belirlendi. Özellikle Konya, Türkiye’nin en büyük GES sahalarına ev sahipliği yapıyor.
Yetemen, Türkiye’de yapılacak çalışmalarda bölgesel iklim ve toprak özelliklerinin dikkate alınacağını belirterek, “Bu bölgelerdeki saha gözlemlerimizle Türkiye’ye özgü sonuçları elde etmeyi ve bu verileri karar vericilerle paylaşmayı hedefliyoruz,” dedi.
Sürdürülebilirlikte Yeni Perspektif
Bu bulgular, yenilenebilir enerji yatırımlarının çevresel sürdürülebilirlik açısından da değerli olduğunu ortaya koyuyor. Güneş enerji santrallerinin yalnızca temiz enerji üretimiyle değil, aynı zamanda doğal ekosistemler üzerinde olumlu etkiler yaratarak iklim değişikliğiyle mücadelede çifte katkı sunduğu görülüyor.
İTÜ ve uluslararası araştırma ekibinin yürüttüğü bu çalışma, gelecekte GES projelerinin sadece enerji açısından değil, çevresel kazanımlar yönünden de daha bilinçli şekilde planlanması gerektiğine işaret ediyor.