Muğla'nın Kavaklıdere ilçesine bağlı Derebağ Mahallesi sınırları içinde yer alan ve Karia bölgesinin en eski yerleşimlerinden biri olarak kabul edilen Hyllarima Antik Kenti, arkeoloji ve kültür turizmi açısından büyük bir dönüşümün eşiğinde. Antik kentte yapılan çalışmalar kapsamında, yaklaşık 2 kilometre uzunluğundaki sur duvarlarının kazılarla ortaya çıkarılması ve koruma altına alınarak restorasyonunun gerçekleştirilmesi hedefleniyor.

Klasik, Helenistik ve Roma dönemlerine ait mimari kalıntılarıyla ziyaretçilerin ilgisini çeken Hyllarima, tarihi zenginliğiyle göz kamaştırıyor. Antik kent; tiyatrosu, meclis binası (bouleuterion), agorası ve özellikle savunma sistemleriyle, dönemin kentsel planlamasına ışık tutuyor. Kentin etrafını çeviren surların, yapılacak kazı ve düzenleme çalışmalarıyla turizme kazandırılması planlanıyor.

Kazı başkanı ve Pamukkale Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bekir Özer, antik kentte yürütülen çalışmalar hakkında Anadolu Ajansı muhabirine bilgi verdi. Özer, Hyllarima’nın tarihin farklı dönemlerinde, hem iç bölgelerden hem de kıyılardan gelen tehditlere karşı savunulması gereken bir yerleşim yeri olarak öne çıktığını belirtti.

“Bu yerleşim yüksek bir kaya kütlesi üzerine kurulmuş. Kent, M.Ö. 4. yüzyılda Asar Tepe'den buraya taşındığında, yüksek surlarla çevrili ve güvenliği sağlanmış yeni bir yerleşim planı hazırlanmış. Yapılan kazılar, sur inşasının M.Ö. 4. yüzyılda başladığını ve M.Ö. 3. yüzyılın başlarına kadar sürdüğünü gösteriyor. Kentin doğu bölümünde yer yer 4 ila 5 metreye ulaşan surlar hâlâ oldukça iyi korunmuş durumda,” dedi.

Surlar Orijinal Malzemeleriyle Günümüze Ulaştı

Hyllarima’da kullanılan yapı malzemeleri de bölgenin özgünlüğünü yansıtan önemli detaylar arasında yer alıyor. Prof. Dr. Özer, sur inşasında kullanılan taşların, kentin inşa edildiği coğrafyaya göre çeşitlilik gösterdiğini aktardı:

“Kentin doğusunda mermer kaynaklarına yakın bölgelerde temel taşları mermerden yapılmış. Ancak mermer kaynaklarına uzak bölgelerde, doğrudan bulunduğu kayalık alandan kesilen taşlar tercih edilmiş. Bu teknik farklılıklar, kente özgü bir karakter kazandırıyor. Hatta taş ocağı olarak açılan alanlar zamanla yaşam alanı, işlik veya cadde olarak işlev kazanmış.”

Ziyaretçilerin Hayal Gücünü Besleyecek Bir Deneyim Planlanıyor

Antik kentteki restorasyon yaklaşımının, sadece yeniden inşa üzerine değil, aynı zamanda orijinal dokuyu korumaya yönelik olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özer, bazı sur kalıntılarının restore edileceğini, bazı bölümlerin ise yıkılmış haliyle bırakılacağını belirtti. Amaçlarının, ziyaretçilere geçmişi hayal edebilecekleri bir atmosfer sunmak olduğunu vurguladı.

Hyllarima Antik Kenti'nin en dikkat çeken öğelerinden biri de, kazılmadan bile yüzeyde görülebilen özgün Helenistik ve Roma dönemi sokak hatları. Bu sokak dokusu, kentin tarihsel sürekliliğini ortaya koyarken, ziyaretçilere dönemin kent yaşamı hakkında benzersiz bir fikir sunuyor.

Kaynak: AA