Bir borcu ödediniz ama aslında borcunuz yok muydu? Hukuki süreçler bazen karmaşık olabilir ve insanlar yanlışlıkla ödeme yapabilir. Ancak İstirdat Davası tam da bu noktada devreye giriyor! Peki, İstirdat davası nedir? İstirdat davası kime karşı açılır?

İstirdat Davası Nedir?

İstirdat davası, hukuken borçlu olunmayan bir paranın icra tehdidi altında veya yanlışlıkla ödenmesi sonucunda, ödemenin geri alınması için açılan bir dava türüdür. Türk hukuk sisteminde, özellikle icra takipleri sırasında yapılan hatalı veya haksız ödemelerin iadesini sağlamak amacıyla sıklıkla başvurulan bir hukuki yoldur.

Bu dava, İcra ve İflas Kanunu (İİK) 72. maddesi ve Türk Borçlar Kanunu (TBK) 77. maddesi kapsamında değerlendirilmektedir. İcra takibine süresinde itiraz edememiş veya itirazı reddedilmiş olan borçlu, ödemek zorunda kaldığı tutarın haksız olduğunu kanıtlayarak ödediği parayı geri alabilir.

İstirdat davası, sadece icra takibi kesinleştikten sonra yapılan ödemeler için mümkündür. Takip kesinleşmeden önce borçlu tarafından yapılan ödemeler, bu davanın konusu olamaz. Ancak şartları mevcutsa sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılarak dava açılması mümkündür.

İstirdat Davası Kime Karşı Açılır?

İstirdat davası, haksız şekilde para tahsil eden kişi veya kuruma karşı açılır. Genellikle bu dava, icra takibini başlatan alacaklıya karşı yöneltilir. Borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalan kişi, icra takibinin alacaklısına karşı bu davayı açarak ödediği parayı geri talep edebilir.

Ancak bazı durumlarda, ödeme doğrudan icra dairesine veya üçüncü bir tarafa yapılmış olabilir. Bu gibi durumlarda, paranın tahsil edildiği ilgili tarafın da davalı olarak gösterilmesi gerekebilir.

Borçlu, ödemenin kendisine icra tehdidi altında yaptırıldığını ve aslında borçlu olmadığını ispat etmekle yükümlüdür. Alacaklı ise ödemenin hukuka uygun olduğunu kanıtlamak durumundadır. Mahkeme, ödeme koşullarını ve tarafların sunduğu delilleri değerlendirerek karar verir.

İstirdat Davasının Açılma Süreci

İstirdat davası, ödeme tarihinden itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır. Bu süre, hak düşürücü süredir ve mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınır. Eğer bu süre geçirilirse, dava açma hakkı kaybolur. Ancak, 1 yıllık süre içinde dava açılmazsa, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak 2 yıl içinde dava açılabilir. Bu süre mutlak olarak 10 yıl ile sınırlıdır.

Dava, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde veya davalının yerleşim yerindeki mahkemede açılabilir. Görevli mahkeme, davanın içeriğine göre değişiklik gösterebilir. Örneğin:

  • Genel istirdat davaları Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülür.
  • Tüketici işlemlerinden doğan istirdat davaları Tüketici Mahkemesi'nde açılır.
  • Ticari bir ilişkiye dayalı istirdat davaları Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülür.
  • Kira alacağı gibi konular söz konusuysa, Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olabilir.
  • Dava dilekçesinde, haksız ödeme yapıldığına dair detaylı açıklamalar, icra dosyası bilgileri ve ödemenin geri alınmasını talep eden hukuki dayanaklar belirtilmelidir. Ayrıca, ödemenin gerçekten haksız olduğunu kanıtlayan belgeler (banka dekontları, icra dosya kayıtları, tanık beyanları vb.) mahkemeye sunulmalıdır.

İstirdat Davasında İspat Yükü

İstirdat davasında ispat yükü, davacı olan borçluya aittir. Borçlu, ödemenin aslında borçlu olmadığı halde yapıldığını ve cebri icra tehdidi altında ödendiğini kanıtlamak zorundadır. İcra takibine itiraz edilmemesi veya itirazın reddedilmesi nedeniyle ödeme yapmak zorunda kalan borçlu, ödemenin haksız olduğunu mahkemeye sunacağı delillerle desteklemelidir.

Ödeme emrine itiraz edilmemesi ve icra takibinin kesinleşmesi halinde, davalı konumundaki alacaklı ödemenin hukuka uygun olduğunu kanıtlamakla yükümlü olabilir. Yargıtay kararlarına göre, ödeme emrine itiraz edilmemişse veya itirazın kesin kaldırılması kararı alınmışsa, ispat yükü davalı alacaklıya geçebilir.

İstirdat Davasının Sonuçları

İstirdat davası sonucunda mahkeme, ödemenin haksız olduğu kanaatine varırsa, davalının haksız şekilde tahsil ettiği parayı iade etmesine hükmeder.

Bunun yanı sıra, davacı borçlu ödediği tutarın faiziyle birlikte iadesini talep edebilir. Genellikle mahkemeler, ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verir.

Dava sonunda mahkeme masrafları ve avukatlık ücretleri de davayı kaybeden tarafa yükletilir. Eğer borçlu davayı kazanırsa, yargılama giderleri ve avukatlık ücretleri de karşı taraftan tahsil edilir.

Kaynak: Haber Merkezi