Karadeniz’in doğu kıyılarında bulunan ve civarında pek çok arkeolojik çalışma yapılmış olsa da hala gizemini koruyan Taman Yarımadası bir zamanlar Kerç Boğazı ya da Kimmer Boğazı olarak adlandırılan boğazın her iki tarafına da kurulmuş bazı Yunan şehirlerine ev sahipliği yapmaktaydı. Antik Phanagoria Kenti’nin nekropolünde yapılan kazı çalışmalarında ilgi çekici bir takım esere ve buluntuya rastlandı. Kazılar sırasında çevresindeki eşyalardan ötürü bir Afrodit kültüne mensup bir rahibe olması muhtemel olan bir kadının kalıntıları keşfedildi. Yakınındaki objeler arasında en çok dikkat çeken ise kadının göğüs kısmında bulunan gümüş bir madalyon. Bu madalyonun ön yüzünde Zodiac burç simgelerinden 10 tanesi ve ortalarında Afrodit bulunmakta. Afrodit’in burç simgelerinin arasında tasvir edilmesinin nedeni ise tanrıçanın ilahi formu olan “Aphrodite Urania” formunda olmasıdır. Bu form Uranüs’ün etkisiyle denizden doğmuş olan Afrodit’i sembolize etmektedir ve onu “Aphrodite Pandemos” formundan ayırmaktadır. Madalyonun arka tarafındaki bağlantı yeri nedeniyle kadının bunu bir kolye olarak kullandığı tahmin ediliyor. Ayrıca aynı yerde bulunan ve Afrodit’e ait semboller arasında yer alan bir kuş olan güvercin şeklindeki uçlara sahip küpeler de bu mezardaki Afrodit motifini destekliyor. Mezarın ortalama 1900 yıl öncesine dayandığı düşünülmekte. Bunun yanı sıra aynı nekropol alanında söz konusu olan bölgede arkeologlar tarafından daha önce rastlanmamış özelliklere sahip olan bir mezar daha mevcut. Daha zengin bir görünümü olan bu mezarın 1500 yıllık olduğu tahmin ediliyor ve İran bölgesinde yapıldığı tahmin edilen, Sasani İmparatorluğu’na dair belli başlı bazı özelliklere sahip, o dönem için çok değerli olan bir kılıç içeriyor. Bu tip bir objenin nasıl olup da Phanagoria’daki bir mezara ulaştığı sorusu pek çok farklı teorilerce yanıtlanabiliyor olsa da içinde bulunulan coğrafyanın geçmişini bütünüyle anlamak için daha fazla bilgiye ihtiyacımız olduğunu gözler önüne seriyor.