Milli Eğitim Bakanlığı'nın Milliyetçi Hareket Partisi'ne (MHP) bağlı Ülkü Ocakları ile protokol imzaladığı ortaya çıktı. Protokolün 31 Aralık 2024'te imzalanarak yürürlüğe girdiği öğrenildi. MEB'e bağlı, Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan protokolde, ‘Genel Müdürlüğümüz ile Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı arasında yaygın eğitim faaliyetleri kapsamında genel, mesleki ve teknik kurslar düzenlenmesi amacıyla hazırlanan Protokol, 31 Aralık 2024 tarihinde imzalanarak yürürlüğe girmiştir’ ifadeleri yer aldı.
MEB, 2021 yılında da Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın yer aldığı “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) protokolüne imza atmıştı. Öğrencilerin Diyanet’e tesliminin önünü açan proje kapsamında Eskişehir ve İzmir'de yer alan 842 okula, “Manevi danışman” adı altında imam, müezzin ve vaiz gibi din hizmetlerinde çalışan kişilerin atanmıştı.
“Siyasi yapılar girecek”
Milli Eğitim Bakanlığı’nın dernek ve vakıf adı altında kurulan tarikat ve cemaatlerden sonra şimdi de siyasi yapıları okullara sokmaya çalıştığını gördüklerini belirten Eğitim İş İzmir 1 No’lu Başkanı Özgür Şen, “Malesef üzülerek görüyoruz ki, MEB ve Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin dernek ve vakıf adı altındaki yapılar ile protokol yapmaya ve öğrencilerimizin hakkı olan kaynağı bu yapılara aktarmaya devam ediyor. Son olarak bir siyasi partinin yıllardır gençlik yapılanması olarak bilinen Ülkü Ocakları, kurdukları vakıf ile Milli Eğitim Bakanlığı sayesinde okullarımızda öğrencilerimize ulaşacak, gençlerimize siyasi fikirlerini aktarmaya çalışacaklarını düşünüyoruz. Hiç bir siyasi partinin yapılanması okullarımıza girmemeli, öğrencilerimiz ile buluşmamalıdır. Dernek ve vakıf adı altında olan tarikat, cemaat ve siyasi yapılar ile yapılmış tüm protokoller bir an önce iptal edilmelidir! Buraya aktarılan paralar okullarımıza gönderilmelidir. Okulların fiziki yetersizlikleri, öğrencilerin beslenme ihtiyaçları, okulların temizlenmemesi gibi sorunlar hala karşımızda durmakta iken buralara aktarılan kaynak kabul edilemez”
‘Baskıyla yönlendirilecek’
Yaygın eğitim faaliyeti adı altında, ÇEDES’te olduğu gibi genel, mesleki ve teknik kurslar verme yetkilerinin olduğunu dile getiren Şen, “Matematik kursundan elektrik kursuna kadar her etkinliği yapabilecekler. Bu, kurslar adı altında gençlerimize siyasi fikirlerini aktarmaya çalışacaklar. Okul idarecilerine baskı yapılarak, öğrencilerin bu kurslara yönlendirilmesi sağlanacak. Bu, okulların siyasetin propaganda alanlarına dönüştürülme çabalarının somut bir örneğidir ve asla kabul edilemez. Eğitim-İş olarak çocuklarımızı çağın gereksinimi olan çağdaş, bilimsel ve laik eğitim anlayışı ile yetiştirmeye devam edecek bu gibi yapılarda olan gerici ve siyasi hareketlere asla izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
‘Okullar siyasileştiriliyor’
Eğitimin, siyasi partilerin ideoloji yeri olmadığını vurgulayan Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Nafiz Ceylan, “Okullarımızı ve öğrencilerimizi hiçbir siyasi partinin propagandalarına alet etmeyeceğiz. Son dönemde eğitim kurumlarında yaşanan bazı olaylar, eğitimin tarafsızlık ve laiklik ilkesinin ne kadar tehdit altında olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Merkezi, MHP’nin yan kuruluşu olan Ülkü Ocakları ile ‘yaygın eğitim faaliyetleri kapsamında genel, mesleki ve teknik kurslar düzenlenmesi’ için protokol imzalamıştır. İktidar ortağı olan bir partinin gençlik örgütlenmesi olan Ülkü Ocakları’nın ‘sivil toplum örgütü’ olarak gösterilmek istenmesi, okulların siyasetin propaganda alanlarına dönüştürülme çabalarının somut bir örneğidir ve asla kabul edilemez. Bu tür girişimler sadece eğitimin niteliğine zarar vermekle kalmıyor, aynı zamanda yasaları açıkça ihlal etmek anlamına geliyor” dedi.
MEB’in, milli olmaktan çıktığını aktaran Ceylan, “Nerede gereksiz dernek, vakıf ve tarikat varsa onlarla protokol yapıyor. Yaptığı bütün protokoller bilimden, eğitim ve öğretimden uzak. Bunların okullarımıza ve öğrencilerimize katacağı hiç bir değer yok. Okullarda eğitimi öğretmen verir. Okullarımız, demokratik düşüncenin, sorgulamanın ve bilimsel bilginin hâkim olduğu yerler olmalıdır. Öğrencilerimizi geleceğe böyle hazırlamalıyız. Ancak görüyoruz ki iktidar, Ülkü Ocakları gibi geçmişi karanlık yapıları okullara sokarak, yasaları ve hukuku çiğnemektedir” ifadelerini kullandı.
‘Öğrenciler korunmalı’
Okulların ve Halk Eğitim Merkezleri’nin, siyasi partilerin ya da bunların uzantısı oluşumların ideolojik oyun sahası olmadığını belirten Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “Tarikatlar, vakıflar, siyasi partiler ya da onların yan kuruluşları, eğitim kurumlarının kapısından bile girememelidir. Bu protokol, MEB’in anayasal görevine ve laik devlet ilkesine açıkça aykırıdır. Okullar sadece öğrencileri eğitmekle değil, korumakla da yükümlüdür. MEB, böylesi protokollerle öğrencileri korumak yerine, onları ideolojik yapıların etki alanına teslim etmektedir. Halk Eğitim Merkezleri de aynı şekilde MEB’in kontrolünde, bağımsız ve tarafsız hizmet sunmak zorundadır. Yetişkinlere ve öğrencilere sunulan bu hizmetlerin, hiçbir ideolojik yapıya ya da siyasi oluşuma devredilmesi kabul edilemez” dedi.