Türkiye'de bakkallar, vatandaşın ekonomik sıkıntılarını en derinden hisseden kesimlerden biri. Son yıllarda artan enflasyon ve yaşam maliyeti nedeniyle birçok kişi, en temel ihtiyaçları bile veresiye alarak karşılamak zorunda kalıyor. Bakkalların veresiye defterlerinde biriken borçlar, yalnızca vatandaşın kazancının düşüşü değil, aynı zamanda ekonominin kırılganlığını da gözlerin önüne seriyor. Bakkal ve veresiye defteri, toplum için adeta bir can simidi; esnafa ise atadan, dededen kalma bir gelenek. Bugün Türkiye'de bakkal esnafı, veresiye defterlerinde 1 milyar lira civarında vatandaşın yükünü taşıyor. Ancak eskiden bakkalın veresiye defterine yazılan borçlar artık, bankaların dijital ekranlarında yanıp sönüyor. Mahallenin güvene dayalı borç defteri, bankaların yüksek faizli kredilerine ve kredi kartı ekstrelerine bırakıldı. Eskiden vatandaş ay sonunda bakkala uğrayıp borçlarını ufak bir parça kapatırken, şimdi bankaların acımasız faiz çarkında sıkışıp kalıyor.

Emin Bağcıı (1)

‘Güncelliğini kaybediyor’

Veresiye defteri kültürünün neredeyse güncelliğini kaybetmek üzere olduğunu aktaran İzmir Bakkallar ve Bayiler Esnaf Odası Başkanı Emin Bağcı, “Eskiden komşularımıza güvenerek veresiye yazdırırdık, artık insanlar borçlarını bankaya yazdırıyor. Özellikle merkezi yerlerdeki bakkallarda veresiye kalktı, nakit para ya da kredi kartıyla alışveriş yapıyorlar. Bankalar ise esnaftan farklı olarak yüksek faiz oranları uyguluyor. Bu durum hem tüketiciyi hem de küçük esnafı olumsuz etkiliyor. Dayanışma kültürümüz zayıflarken, büyük sermaye gruplarına bağımlılığımız artıyor. Önceden kredi kartı ve banka POS sistemleri yoktu. İnsanlar nakit alışveriş yapar ya da veresiye yazdırırdı. Günümüzde bu sistem tamamen değişti. POS komisyon oranları 4 yıl önce yüzde 0,6 iken şu anda yüzde 3,7 seviyesine çıktı. Küçük esnaf olarak zaten kıt kanaat geçiniyoruz, ancak kazancımızın büyük bir kısmı banka komisyonlarına gidiyor” dedi.

‘Zincir marketler kötü etkiliyor’

Bakkalların en büyük rakiplerinin zincir marketlerin olduğunu vurgulayan Başkan Bağcı, “Her türlü şartları zorluyorlar. Hem veresiye vermesi açısından hem de bankaları arkalarına alarak kredi komisyonlarını düşürüyorlar. Bakkalların bankadan düşük komisyonla kredi kartı almalarının mümkün atı yok. Bazı bakkallar yüzde 2, bazıları yüzde 3 komisyonla çalışıyor. Kârımızın bir kısmı finansal kuruluşlarına gidiyor. Hiçbir kurala dayanmadan zincir marketler açılıyor. Açılış kapanış saatleri düzgün değil. Her yere açılıyor. Otopark, mahalle arasına hatta yan yana açabiliyorlar. Bunların hiçbir düzeni yok. Tek merkezden alım yapınca tek şahsın 15 bin taneye yakın mağazası var. Tek elden yönetiliyorlar. Bunlarla bakkalın rekabet etme şansı yok. Büyük marketler yalnızca bakkalları da değil, nalburları, giyimcileri ve birçok farklı sektördeki küçük işletmeleri de etkiliyor. Aynı dükkânda ekmekten bisiklete kadar her şeyi satmaları esnafın ayakta kalmasını imkânsız hale getiriyor. Üstelik bilinçli fiyat politikalarıyla önce esnafın sattığı ürünlerde indirim yapıp müşteri çekiyorlar, ardından farklı ürünlerde yüksek kâr marjlarıyla bu zararı telafi ediyorlar” ifadelerini kullandı.

‘Perakende yasası güncellenmeli’

Perakende yasasının güncellenmesini beklediklerini belirten Bağcı, “Bakkalların kendini tanıtma şansı, reklamlarını birebir yapma şansı fazla yok. Perakende sektörünün en küçük halkasıyız. Ortaklık kültürümüz yok. Enflasyonun yüksek olması, fiyatların sürekli artması da bizim için sorun teşkil ediyor. Yani hükümetin koyduğu fiyatlar bile yüzde 10-15 artabiliyor. Ekmeğin dışında hiçbir şeyin fiyatı belli değil. Herkes serbest piyasa koşullarına göre aldığı ürünün üzerine belli bir kar koyup satıyor.  Çok parası olan çok para kazanıyor, az parası olan az para kazanıyor. Finansman kuruluşlarını arkasına alan marketlerin cirosu artıyor. Bir bakkalın hem reklam gücü zayıf hem alım gücü zayıf, hem hitap ettiği kesim o civarda belli bir yer. Bakkalların işi gittikçe zorlaşıyor” diye konuştu.

‘Bakkallar, vatandaşa daha dürüst’

Bakkalların müşterilerle samimi ve güler yüzlü sohbet ettiğini belirten Bağcı, “Bazı ürünlerde birkaç kuruş pahalı satıyor olabilir ama her üründe değil. Maliyetleri daha azdır. Bakkalların sıkıntısı enflasyona yetişememek. Çok az karla da döndürebilir dükkânını ve müşterisinin ne istediğini bilir. Kendisinin yemediğini satmaz. Malın en iyisini satmaya çalışır ve en ucuz şekilde satmaya çalışır. Çünkü onun masrafı yoktur. Ama diğerlerinde işçi masrafı var, raf bedeli gibi birçok masraf var. Türkiye'de üretim olmadıktan sonra bir şey değişmeyecek. Tarım Kredi Kooperatifleri için ucuz diyorlar ama bakkallardan daha ucuz değil. Çünkü bu ülkede mağazaların maliyetleri, işçi maliyetleri çok yüksek. O yüzden bu ucuzluğun olması, ucuz olması, emirle ekonomi düzenlenmiyor. Ekonomi ancak üretimle şekillenir. Üretimle bollaşır. Faizleri indirmekle de düşmüyor. Siz krediye, ucuz krediye ulaşabilirsiniz. Paranın o zaman bir değeri oluyor. Pahalı aldığınız parayı satıyorsunuz. Küçük işletmeler çoğu zaman zorda. Ama onlar da kendi imkânlarıyla az masrafla büyük işler yapmaya çalışıyorlar” sözlerine yer verdi. 

Kaynak: Filiz Erol