Türkiye’nin Avrupa Birliği ülkelerine ihraç ettiği gıda ve yem ürünleri, sınırda en çok reddedilen ve en çok bildirim alan ülke oldu. AB’nin Gıda ve Yem için Hızlı Alarm Sistemi (RASFF) portalı üzerinde 2024 yılı içerisinde toplam 5 bin 364 bildirim oluşturuldu. Türkiye, 492 ile en çok bildirimi yapılan ülke konumunu korudu. Türkiye’yi sırayla 346 bildirimle Çin, 341 bildirimle Hindistan ve 294 bildirimle Polonya takip etti. Kuru meyvelerde görülen aflatoksin ve okratoksin A problemleri, toplam bildirimlerin yüzde 43’ünü, taze meyve ve sebzelerde rastlanan pestisit kalıntılarına yönelik bildirimler ise toplam bildirimlerin yüzde 30’unu oluşturdu. Kuru incir, bu kapsamda en çok sorunlu olan ürün olarak listede ilk sırada yer aldı. Toplam bildirimlerde en yüksek payı 153 ile aflatoksin tespiti oluşturdu. Bunun 116’sı kuru incir, 33’ü Antep fıstığından yapıldı. 

Adnan Çobanoğlu (2)

‘Suçlu, çiftçi değil’

İklim değişikliğinden kaynaklı olarak ürünlerde ciddi hastalıkların oluştuğunu belirten Çiftçi-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, “Çiftçiler, bunun çözümü için ilaç bayilerine gittiklerinde sürekli organik ürünler yerine kimyasal ilaç kullanımını teşvik ediyor. Bitkilerin bir süre sonra bu alaca bağışıklığı güçlendiği için daha çok ilaç kullanılmaya başlanıyor. Bu konuda ne Tarım Bakanlığı ne de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı önlem alıyor. Kimyasal kullanımını yasaklamıyorlar, bazı kimyasalların kullanımı dünyanın birçok ülkesinde yasak olmasına rağmen bizim ülkemizde böyle bir yasak yok. Haliyle çiftçi ürünü koruyacağım derken kimyasal kullanımı fazlalaşıyor. Bu da ister istemez bir yönüyle aflatoksin ve pestisit kalıntılarının fazla olmasına neden oluyor. Sonuçta yine çiftçi suçlanıyor. Ama burada suçlu olan çiftçi değil. Çiftçiyi 60'lı yıllardan bu yana sürekli bu kimyasallara alıştıran tarımsal sistemin kendisi suçlu” ifadelerini kullandı.

‘Problem sistemde’

Tarımsal Araştırma Enstitülerinin 2000’li yılların başlarında işlevsiz hale gelmesiyle, gıda güvenliğindeki araştırmaların özel şirketler tarafından yapıldığını vurgulayan Çobanoğlu, “Tarım ve Orman Bakanlığı, fındık üretiminde görünen kahverengi kokarcalara çözüm olarak kimyasal önerdi. Bu kimyasalların bir işe yaramadığını görünce de yeni arayışlar içine girdiler ve samuray arısı denilen bir arı türü geliştirdiler. Rondrop ilacı dünyanın birçok yerinde yasakken, Türkiye’de de yasaklanması için yapılan davaya müdahil olduk. Tarım ve Orman Bakanlığı ‘bilinçli kullanılırsa sıkıntı yok’ diyerek savunma yaptı. Sistemde genel bir problem var. Bir bağımlılık söz konusu” diye konuştu.

Ferdan Çiftçi-2

‘Güncelleme yapılmalı’

Türkiye’nin Avrupa Birliği Gıda ve Yem için Hızlı Alarm Sistemi’nde en yüksek bildirim sayısına sahip olmasının Türk gıda ürünlerindeki sorunun ne denli önemli olduğunu gösterdiğini açıklayan TMMOB önceki dönem sözcülerinden Yüksek Ziraat Mühendisi Ferdan Çiftçi, “Bu durum sadece ihracat için değil, aynı zamanda bizim yurt içi tüketimimiz için de önemli. Çiftçilerimizin kullandığı tarım kimyasallarının denetlenmesi çok önemli. Ama bu sorun sadece denetimlerle de çözülmez. İlaçlama zamanlarına uyulması, sürelere ve miktara dikkat edilmesi gerekiyor. Birçok üründe artık kullanılan tarım kimyasallarının, pestisitlerin karşı dayanıklılık göstermesi, doz ayarlamaları, bunların tekrar güncellenmesi gerekiyor. Bunları yapmadığımız müddetçe yaşadığımız bu durum değişmez. Uygun alet ve makinelerle bu işlerin yapılması gerek. Bunun için de bütüncül bir politikaya ihtiyaç var. Ürünlerde ruhsatlandırılmamış pestisitlerin kullanılmaması gerekiyor. Kimyasalları azaltarak, organik tarım ve iyi tarım uygulamaları yaygınlaştırmalıyız. Bunları yapmadığımız müddetçe ne yazık ki biz bu sorunları yaşamaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Kaynak: Filiz Erol