Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan kasım ayı enflasyon verileriyle birlikte Aralık ayında konut ve işyeri kiralarına uygulanacak tavan zam oranı netleşti. 12 aylık TÜFE ortalamasına göre yapılan hesaplamada bu oran yüzde 60,45 olarak belirlendi. Geçtiğimiz ay bu oran yüzde 62,02 idi. Daha önce hükümetin uygulamaya koyduğu yüzde 25'lik kira artış sınırı, Temmuz 2024 itibarıyla kaldırılmış ve kiracılar TÜFE oranları üzerinden kira artışlarına tabi tutulmaya başlanmıştı. Bu durum, özellikle büyük şehirlerde artan kira maliyetlerini iyice görünür hale getirdi.
Son yıllarda hızla artan kira bedelleri, bireylerin ve ailelerin bütçelerini zorlamaya devam ediyor. Uzmanlar, yüksek kira oranları nedeniyle bireylerin giderek daha fazla ekonomik baskı altına girdiğini ve bu durumun bazı sosyal dönüşümlere yol açtığını belirtiyor. Artık birçok kişi, tek başına veya çekirdek aile modeliyle yaşamak yerine, maliyetleri paylaşmak amacıyla aile evlerine dönüyor. Özellikle genç bireylerin ve yeni evli çiftlerin ekonomik sebeplerle ebeveynleriyle aynı evde yaşamaya başladığı görülüyor. Bu eğilim, eski "geniş aile" modelinin ekonomik zorunluluklarla yeniden gündeme geldiğini gösteriyor. Sosyologlara göre, yükselen kiralar sadece ekonomik değil, toplumsal yapıyı da etkiliyor.
Oran düşüşü 2026’da
2023 yılında 3+1 bir dairenin kirasının ortalama 18-20 bin civarında olduğunu belirten İzmir Emlak Kulübü Başkanı Rıdvan Akgün, kiradaki yüzde 60’ın üzerindeki artış oranıyla bu yıl kiranın 30 bine yaklaşacağını söyledi. Bu oranın asgari ücretle geçinmeye çalışan bir ailenin ödeyebileceğinden çok yüksek olduğunu kaydeden Akgün, “Bu oranlar nedeniyle geçen yıl bir eve yeni taşınmış vatandaşların bu yıl evden ayrılma oranı yükseldi. İnsanlar 1 yıldan fazla bir evde yaşayamıyor. Devletimiz her yıl sonunda enflasyonu düşük göstermeye çalışıyor ancak hayatın olağan akışında bu ücretler ödenebilecek ücretler değil. Vatandaşların yeni yıl hakkında endişesi artıyor. Yeni yılda oranlar düşer mi yükselir mi diye düşünüyorlar. Bizler 2025’ten sonra enflasyon oranlarında düşüş öngörüyoruz ancak yılın ilk altı ayı bu oran en fazla yüzde 50-55’lere düşecektir. Asıl düşüşü son 6 ayda bekliyoruz. 2025 sonunda bu artış oranlarının yüzde 40 civarına düşeceğini düşünüyoruz” dedi.
Eskiye zorunlu dönüş
Akgün, yükselen kira maliyetleri ve genel enflasyon, özellikle düşük ve orta gelir grubundaki aileleri zor durumda bıraktığını vurguladı. Ayrıca bu ekonomik sıkışmanın, sadece bireylerin bağımsız yaşamını değil, ailelerin demografik ve sosyal yapılarını da değiştirdiğini ve geniş aile modeliyle yaşamanın ekonomik avantajlarının, günümüzde pek çok kişi için bir tercih değil, bir zorunluluk haline geldiğini belirten Akgün, “Büyük aile kavramı yeniden ortaya çıkmaya başladı. Gerek işsizlik gerek maaşların yetersizliği ve gerekse artan maliyetler insanları bir evde yeniden anne, baba, çocuklar ve aile büyükleri ile birlikte yaşamaya itiyor. Çocuklar boşandıktan sonra da yeni eve çıkmak yerine ailelerinin yanına dönüyor” ifadelerini kullandı.
“Konteynere ilgi artacak”
Geriye dönüş hızlanırken diğer yandan da tiny house konusunda da gelişme yaşanma olasılığının arttığını belirten Akgün, “Tiny House ile ilgili yasal bir karar yok ancak buralarda yaşamak yasallaşırsa, insanlar daire kiralamak yerine bir konteynerde yaşamaya alışacak. Tabi böyle bir yasal karar gündeme gelirse bu belediyeler için de ek gelir anlamına gelecek. Buradan da vergi alınmak istenecek. Barınma sorunu Türkiye’nin birinci sorunu. Bu sorunu devletin bir an önce çözüme kavuşturması gerekiyor” diye konuştu.