Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık 2024 enflasyon verilerini yayımladı. Verilere göre, 2024 yılı sonu enflasyonu netleşti. Aralık ayında enflasyon, bir önceki aya göre yüzde 1,03 oranında artarken, yıl sonu enflasyonu ise yüzde 44,38 olarak kaydedildi. Bu gelişme, aynı zamanda son altı ayda gerçekleşen enflasyon oranıyla birlikte, memur ve emeklilerin alacağı zam oranlarını da belirlemiş oldu. Altı aylık enflasyon oranı yüzde 15,75 olarak belirlendi. İşçi ve Bağ-Kur emeklileri, 6 aylık enflasyon oranında bir zam alacak. Bu doğrultuda, emekli maaşları 2025'in ilk yarısında yüzde 15,75 oranında artacak. Kök aylığı 12 bin 500 liranın altında kalan emeklilerin büyük kısmı ise yeni bir düzenleme yapılmazsa 12 bin 500 liralık maaşı almaya devam edecek.
‘Bu ölüm maaşıdır’
“Buna artık ölüm maaşı diyelim” diyen DİSK Emekli Sen Ege Bölge Temsilcisi Sabahattin Yeşiltepe, “Emekliler açlığın, yoksulluğun, sefaletin zirvesini yaşadı. Bu durum, açlık sınırını da geçti ölüm sınırında yaşadılar. Asgari ücret 22 bin 104 TL olarak açıklandığında emekli maaşının da en az o seviyede olması gerekirdi. İktidarın emeklilere reva gördüğü şey emeklileri gözden çıkarmak oldu. ‘Siz ölün, hastalıklarla boğuşun, ölüm sınırında yaşayın. Biz sizi gözden çıkardık’ diyorlar. Biz ölünce kimsesiz mezarlarına gömecekler çünkü kefene verecek paramız bile kalmadı. Banklarda neredeyse zabıtalar bizi kovacak, hep aynı yerde kalıyorlar diye. Kimsesiz çocukları bıraktıkları cami köşelerinde kalmış gibiyiz. Nereye gideceğiz bilmiyorum. İktidar bizden yüzde 43,6 vergi istiyor ama bize yüzde 15,75 zam veriyor. Kök maaşı 12 bin 500 liranın altında olanlar zam alamayacak. Aynı maaşı almaya devam edecekler. Bizim yaşamayla ilgili bir umudumuz kalmadı bu ülkede. Çünkü bizi insan yerine bile koymuyorlar” diye konuştu.
‘Terazi vatandaş’
Türkiye’deki yıllık enflasyonu TÜİK’in yüzde 44,38 olarak açıkladığını belirten Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Harun Raşit Uysal, “ENAG’a göre enflasyon yüzde 83,40 oldu. TÜİK ile arasındaki fark neredeyse 2 kat. Vatandaşlar TÜİK verilerine inanmıyor. Sokaktaki vatandaş alışverişi yapan, marketlere, pazara giden vatandaş, TÜİK rakamlarının doğru olduğunu düşünmüyor. Vatandaş hesabı zaten cebinden yapıyor. Bir kilogram domatesi 2023 yılı aralıkta ne kadara almış, 2024 yılı aralık ayında ne kadara almış ona bakıyor. Bir kafeye gidip ödediği çayın fiyatının ne kadar arttığını, aldığı peynirin, sütün ne kadar arttığını görüyorlar. Bir sene önce aldığı fiyatla şu anki fiyatını karşılaştırıyor. Dolasıyla burada terazi vatandaşın kendisi” ifadelerini kullandı.
‘Daha da fakirleşeceğiz’
Devletten maaş alanların gelirlerinin de TÜİK verilerini etkilediğini aktaran Prof. Dr. Uysal, “Çünkü Türkiye'de ocak ayında ve temmuz ayında memurlara zam yapılır. Temmuz ayından bugüne kadar meyve sebze fiyatları artmadı. Süt ve süt ürünleri yeni arttı. Marketlere gittiğinde süt ürünlerinin fiyatının arttığını görüyorsun. Asgari ücrete gelen yüzde 30 zam ama devlet kendi alacaklarıyla ilgili vergilere yüzde 43 zam yapıyor. Devlet eğer yüzde 83 zam yapmış olsaydı o zaman insanlar ‘TÜİK rakamları değil, ENAG rakamları doğru’ diye düşünecekti, o nedenle yüzde 43’lük oran açıklandı. TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamları öncelikle asgari ücreti etkiliyor, özel sektörde çalışıp da ücret alanların maaş artışı bu rakamlara göre yapılıyor. Emeklileri ve memurları da etkiliyor. Bu zam oranlarıyla insanlar daha da fakirleşecekler” dedi.
‘Almasınlar diye’
Emekli ve memurların bu zammı aldıktan sonra şubat ayında zammın tamamına yakınının eriyeceğini vurgulayan Prof. Dr. Uysal, “Çünkü ocak ayında arka arkaya zamlar gelmeye başladı. Bu zamlar gelmeye devam edecek. Dolayısıyla memurlar 15’inde maaş alacaklar. 15 günlük maaş kullandıktan sonra şubat ayı maalesef aldıkları maaşın gittikçe eridiğini görecekler. Bu ülkede açıklanan açlık ve yoksulluk sınırı var. Şu anda asgari ücret, açlık sınırının altında. Bir memurun aldığı maaş da yoksulluk sınırının altında. Asgari ücret açlık sınırının altında olacağı şekilde arttırılıyor. Bu zaten her şeyi açıklıyor. Buradaki asıl amaç maaşları düşük tutarak talebi azaltmak. İnsanların mal ve ürünlere olan talebini azaltarak enflasyonu düşürmek istiyorlar. Düşük zam oranları açıklıyorlar ki insanların alacakları ürünler az olsun. Gelirler düşük olursa ya alamazsınız ya da talebi oldukça azaltırsınız. Piyasada alışveriş olmadığı zaman enflasyon düşecek. 2025 yılının emekçinin emeğinin karşılığını aldığı bir yıl olmasını dilemiştim ama görünen o ki bu gerçekleşmeyecek” sözlerine yer verdi.