Bir Avrupa düellosu...

Göztepe ve Samsunspor...

Arena: Gürsel Aksel

Eski Roma arenaları geldi aklıma. İnsan insana karşı. Bazen de insan hayvana karşı. Bu iki takımın mücadelesi bana bunu hatırlattı. Özellikle ilk yarı futbol adına hiçbir şey yoktu. Sürekli faul, sürekli sakatlıklar, sürekli oyunun durması. Karşılıklı birer gol pozisyonu vardı sadece ve uzatmaların son saniyesinde Göztepe'nin golü. İlk yarı oyun en az 10 dakika durmuşken, sadece 5 dakika uzatma verilmesi beni şaşırttı.

İkinci yarı az da olsa futbol izleyebildik. Büyük bir defans hatasıyla ilk dakikalarda fark 2'ye çıktı. Ardından Göztepe geriye çekildi, Samsunspor aldı sazı eline, çalmaya başladı. Tek kale bir mücadeleye dönüştü müsabaka. Net pozisyonlar yoktu. Bu sebeple ev sahibi taraftarın gol yeme endişesi de yoktu. Ancak kale tüm hatlarla savunulmasına rağmen unutulan 2 oyuncu yapılan ortalarda rahatlıkla topu filelere gönderdi. Karşılaşma 2-2 beraberlikle sona erdi.

***

Göztepe, galip gelerek Avrupa kupalarına katılma umutlarını arttırmak istiyordu. Her zamanki oyun sistemiyle müsabakaya başladı. Adam adama temaslı ve sert oyun... Böyle olunca rakibi sürekli sakatlıklar yaşadı. Oyun o kadar çok durdu ki, sahada futbol göremedik. Sarı-Kırmızılıların öne geçmesi, skoru koruma içgüdüsünü doğurdu. İkinci yarının büyük bir bölümünde defanstan toplar gelişigüzel uzaklaştırıldı. İleride kimse olmayınca kendi kalesine yeni bir atak olarak geri döndü.

Oyuna sonradan giren iki forvet Romulo ve Kubilay orta saha gücünün biraz azalmasına neden oldu.

Stanimir Stoilov iki orta saha oyuncusu ile taze güç hamlesi yaptı. Amaç topa daha fazla sahip olmaktı, işe yaramadı. Doğan Erdoğan teknik bir oyuncu ama geriye iyice yaslanmış takımına tek başına çare olamadı. Victor Hugo da birebirlerde çok güçsüz kaldı.

***

Samsunspor kendisine beraberliğin yeteceğini düşündüğünden sakin oynamayı tercih etti. Bu sakinlik yüzünden fizik gücünü yeterince kullanamadı. Sert oynayan rakibi karşısında pasif kalınca sürekli sakatlıklar yaşadı. Kalesinde goller görünce kendine geldi. Atak üstüne ataklarla beraberliği kurtarmayı başardı.

Landry Dimata, karşısında sanki küçük çocuklar varmış da zorlamaya gerek yokmuş havasında oynadı. Lig maçı değil de halı saha maçındaydı adeta. Bu yüzden takımını 1 kişi eksik bıraktı. Thomas Reis 57. dakikada oyundan aldı. Bu kadar süre nasıl sabretti, anlamadım.

***

İki takım da kötü bir futbol oynadı. Çok fazla ve çok basit pas hatası yaptılar. Kalite olarak 3. Lig'in bile altına düşüldü. Goller, yapılan büyük defans hatalarından geldi. Özellikle son 3 tanesini amatör takımlar bile yemezdi.

Göztepe son haftalarda düşüş içerisinde. Defansta hatalar çoğaldı. Hücuma hızlı çıkardı, çıkamıyor. Güzel paslaşırdı, paslaşamıyor. İleriye uzun oynanan topların çoğuna sahip olurdu, olamıyor. Neticede Avrupa kupaları hayali yavaş yavaş azalıyor.