Sağlık

Hareket Bozuklukları İş ve Sosyal Yaşamı Tehdit Ediyor

Hareket bozuklukları, bireylerin motor kontrolünü etkileyerek yaşam kalitesini düşürüyor ve sosyal hayattan soyutlanmalarına neden oluyor. Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Yakup Türkel, bu rahatsızlıkların nedenlerinin karmaşıklığına dikkat çekerken, tedavi sürecinde düzenli takip ve yönetimin hayati önem taşıdığını belirtti

Abone Ol

Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Yakup Türkel, hareket bozukluklarının bireylerin motor kontrolünü etkileyerek yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebileceğine dikkat çekti. Bu tür nörolojik rahatsızlıkların genellikle güç kaybı olmaksızın ortaya çıktığını belirten Türkel, tedavi sürecinin karmaşıklığına vurgu yaptı. Hareket bozukluklarının nedenlerinin çoğunlukla karmaşık ya da belirsiz olduğunu ifade eden Türkel, semptomların ancak hafifletilebildiğini, bu nedenle düzenli takip ve yönetimin önem taşıdığını dile getirdi.

15 Farklı Hareket Bozukluğu Bireyleri Tehdit Ediyor

Hareket bozukluklarının birçok farklı türü bulunduğunu söyleyen Doç. Dr. Türkel, bu rahatsızlıkların en yaygın 15 türünü sıraladı. Parkinson hastalığından huzursuz bacak sendromuna, ataksiden Huntington hastalığına kadar geniş bir yelpazede görülen bu bozuklukların yaşamı derinden etkileyebildiğine işaret etti. Parkinson hastalığının sertlik, kaygı, el yazısında küçülme ve kabızlık gibi erken belirtilerle kendini gösterdiğini ifade eden Türkel, progresif supranükleer felçte ise yürüyüş, denge ve düşünce sorunlarının ön planda olduğunu belirtti.

Huzursuz bacak sendromunun genellikle akşam saatlerinde rahatsız edici hislere yol açtığını, ataksinin ise denge kaybı ve düşmelere neden olduğunu söyleyen Türkel, kore, distoni ve miyoklonus gibi diğer hareket bozukluklarının da günlük hayatı zorlaştıran etkiler yarattığını dile getirdi.

Damgalama ile Mücadele Çağrısı

Hareket bozukluklarının yol açtığı sosyal sonuçlara da dikkat çeken Türkel, bu hastalıkların bireylerin iş ve sosyal yaşamdan soyutlanmasına neden olduğunu belirtti. Bu yılın temasının "Damgalama ile Savaş" olarak belirlendiğini hatırlatan Türkel, toplumun bu hastalıklarla mücadele eden bireyleri anlaması ve desteklemesi gerektiğini vurguladı.

Hastaların toplumdan dışlanmasının önüne geçmek ve farkındalık oluşturmak için herkesin sorumluluk alması gerektiğini ifade eden Türkel, bu rahatsızlıklarla ilgili bilincin artırılmasının toplumsal bir görev olduğunu belirtti.