Türkiye’de işsizlik, sadece bir rakam değil; toplumu sarsan ve milyonlarca aileyi yoklukla yüzleştiren büyük bir kriz haline gelmiş durumda. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ‘İşgücü İstatistikleri, Şubat 2025’ raporuna göre mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 8,2 olarak açıklandı. Ancak DİSK Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) aynı veriler üzerinden yaptığı değerlendirmeye göre, geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 28,4 ile dikkat çekici seviyeye ulaştı. Bu, yaklaşık 11 milyon 417 bin kişilik dev bir işsizler ordusu anlamına geliyor. Üstelik bu rakamlar yalnızca resmi kayıtlara dayalı olanlar. İş bulmaktan umudunu kesip evine kapananlar, eksik süreli çalışanlar ya da mevsimlik geçici işlerde istihdam edilenler bu tabloda bile tam olarak yer almıyor.

‘2 ayda 321 bin başvuru’

Yılın yalnızca ilk iki ayında, 321 binden fazla kişinin işten çıkarıldığı için İŞKUR’a başvurduğunu aktaran İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği Başkanı Nesibe Gencer, “Bu sayı, işten çıkarılan her çalışanın başvuramadığını ya da başvurmak istemediğini düşündüğümüzde, buzdağının sadece görünen kısmını oluşturuyor. Dahası, Türkiye’de çalışabilir nüfusun 66 milyona yaklaştığı düşünüldüğünde, yalnızca 22,4 milyon kişinin kayıtlı ve tam zamanlı olarak istihdamda olması, ülkenin büyük bir kısmının ekonomik üretime aktif olarak katılamadığını da ortaya koyuyor. Ülkemizde kabaca her 10 kişiden üçü işsiz, her 4 işsizden biri üniversite mezunu. Hele resmi kayıtlara geçmemişleri ya da iş bulmaktan umudunu kesip evine kapanmışları ve hayata küsmüşleri de dikkate alırsanız, bu rakamlar daha da artar. Ülkemizin gündeminde çok yoğun biçimde siyasal gerginlikler yaşanırken halkımızın temel gündemini ekonomi ve ekonominin de temel gündemini iş ve aş sorunu oluşturuyor” dedi.

Nesibe Gençer (2)

‘Hak arayana ceza’

Son iki yıldır Türkiye’de işsizliğin kâğıt üzerinde düştüğünü belirten Gencer, “Oranlar tek haneye sabitleniyor. Ama gerçek hayata baktığınızda durum çok farklı. TÜİK’in verilerine göre işsiz sayısı artıyor ama nedense işsizlik oranı düşüyor. Gerçekte 11,5 milyon işsiz var bu ülkede. Yani 10,5 milyon nüfusa sahip Yunanistan’ın toplamından fazla. Açlık sınırının altında yaşayan milyonlarca emekli, yoksulluk sınırının altında yaşam savaşı veren on milyonlarca insan var. Yani işsizimiz Yunanistan’ı, yoksulumuz ise 18 milyon nüfuslu Hollanda’yı geçmiş durumda. Ayrıca 9 Avrupa Birliği ülkesinin toplam nüfusu bile bizdeki yoksul sayısına ancak erişebiliyor. Fakat iktidar, işsizlik sorununu görmezden geliyor. “İşsizlik yok, enflasyon düşüyor” diyor ama bu söylemler gerçekleri yansıtmıyor. Asgari ücret, yaşam standartlarını karşılamaktan çok uzak. Sendikal haklarını isteyen işçiler işten atılıyor ve hak arayanlar cezalandırılıyor” ifadelerini kullandı.

‘Tehdit aracı oldu’

İşsizliğin patronların elinde bir silah olduğunu dile getiren Nesibe Gencer, “İşsizlik, Türkiye’de sadece ekonomik bir sorun olmaktan çıkıp, aynı zamanda işverenler tarafından bir tehdit aracına dönüşmüş durumda. Her hak arayışının önüne konan “kapı orada” söylemi, arkasında bekleyen milyonlarca işsiz nedeniyle işçilerin sesini bastırmak için kullanılabiliyor. Bu durum, sendikasız ve güvencesiz çalışmayı yaygınlaştırırken, emekçilerin en temel haklarını talep etmelerini bile zorlaştırıyor. Bu tablo dışa bağımlı, üretimden uzak bir ekonomi modelinin doğal sonucu. Sıcak para girişine ve ithalata dayalı yapılar istihdam yaratmakta yetersiz kalıyor; sadece günü kurtarıyor, ancak uzun vadede toplumsal huzursuzluğu derinleştiriyor” dedi.

‘Gençlerde işsizlik artıyor’

İşsizliğin, özellikle gençler arasında yaygınlaştıkça, toplumsal bağların zayıflamasına ve umutsuzluk duygusunun artmasına neden olduğunu söyleyen İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği Başkanı Nesibe Gencer, “Ekonomik güvencesizlik yalnız bireyleri değil, toplumun bütününü etkileyen bir kırılma yaratıyor. Bu süreç ancak örgütlü mücadeleyle tersine çevrilebilir. İşsizlik bir kader değil; uygulanan politikaların sonucu olarak ortaya çıkan yapısal bir sorun. Bu nedenle çözüm de bireysel değil, kolektif hareketle mümkün olabilir” diye konuştu.

Kaynak: Filiz Erol