Aman tanrım ya aşık olursam. Kime ki isyanımız mesela? Güzel günleri mi, kötü günleri mi daha çok anarak ağlıyoruz? Hangimiz sevdik ki çılgınlar gibi? Kimi unutmadık mesela? Ya da kimsiz duramadık ki uzun sürelerce? Yıllarca mesela? Leyla’ya olan Mecnun’un aşkı? Var mı şimdilerde? Sormuşlar Mecnun’a, “Leyla’yı görüp, bu çirkin kadın için mi çölleri aştın!” diye? Bir de benim gözümden görün onu demiş! Bizim göremediğimiz senin görebildiğin nedir demişler.. Veririm demiş bir gözümü size. İnsanlar aşkı onun gözünden bilsinler diye. Yine Leyla için. Nerede yahu bu aşklar? Ne kadar çok soru! İşte şimdilerde böyle bu aşklar.
Peki aşk nedir kelime anlamıyla? Ya da sevgi nedir? Bunları bu kadar büyük yapan, onca insanın ağlayıp didindiği; hatta kiminin canına kastettiği. Sözlükler aşkı şöyle tanımlıyor. Bir kimseye ya da bir şeye karşı duyulan aşırı sevgi ve bağlılık duygusu. Kökeni de şiddetli ve yakıcı sevmekten geliyor. Yanmak ve yakmak kökünde çok da güzel şeyler olmasa gerek. Sizin için nasıl dostlarım bir düşünün. Birini yakarak sevmek, ya da sevmekten yanmak keyifli gelir mi? Süresi ne kadardır? Ateşe uzun süre maruz kalan bir insan uzvunun bir süre sonra sıcaklığı ve acıyı hissetmediği bilinen bir gerçek. O halde aşk da kısa bir süre sonra bitmekte. Bu kadar kısa sürede bitiyor, fakat şiddetinden sual olmaz dedirtiyor. Fırtınam, felaketim, hasretim! Ayağıma prangalar taktılar, hatta gözlerimi dağladılar yaktılar. İki koldan bir alnımdan çaktılar. Bir de üstüne çarmıha gerdiler. Sadece sensiz iki gün. (Allah Allahh diye naralar atarken buluyorsunuz bir anda kendinizi). “Yorgun Yıllarım, Ölürüm Yoluna, Sevmekten Kim Usanır; Tadına Doyum Olmaz!” diye şarkılar yazdırıyor. Sadece Türkler mi aşk yolunda perişan? Klasik Batı Müziği, klasik dönemin en ünlü ve çoğu Türk’ün de ismine aşina olduğu; Wolfgang Amadeus Mozart. Ünlü Avusturyalı besteci. Kendisi dönemin en üretken bestekarlarından bir tanesi. 1780 yılında bestelemeye başladığı, 2 perdelik Zaide Operası. Öldüğünde hala bitiremediği söylenen eseridir. Kaynaklar bu eserin Mozart’ın aşık olduğu Zaide isimli bir Türk kızından ilham alınarak bestelendiğini söylüyor. Uğruna Opera yazılan kadın Zaide. Eyy aşk, sen nelere kadirsin!
Peki sevgiden bahsedelim biraz. Çoğu filozofa göre sevgi insanın kendine göre en ideal olanı arama çabasıdır. En ideal olan da, insanın kendi karakterine en yakın olanıdır. Bu durumda sevgide, anlaşma çok daha güçlü bir durumdur aşka göre. Aşık olduğunuz insanı karşınızda gördüğünüzde kalp atışınız hızlanır, avuç içleriniz terler, sesiniz değişir, gözbebekleriniz büyür, yüzünüz kızarır, karnınız ağrır. Yani fizyolojik olarak da sinyalleri verir insan vücudu. Bu kadar gerçek bir duygunun, insan hayatı için bu kadar keyifli bir duygunun aslında vazgeçilebilir olması çok büyük bir tezat değil mi? Şimdi düşünmenizi istiyorum. Vazgeçemediğiniz kimse oldu mu? Yineliyorum! Hangimiz sevdik ki çılgınlar gibi?