Ülkemiz standartlarında herkes sevdiği işi yapamıyor maalesef. Yaşayacaksın bu hayatı diye naralar atan nesil değiliz artık. Hep sanki; bir koştura koştura eğitim, hatta öğretim! Çünkü eğitilemiyoruz. Gerçi öğretilemiyoruz da. Öğrenmeye de çok açık değiliz artık. Ne de olsa akşamdan girmişiz sosyal medyaya okumuşuz bir şeyler. Aman kıyısından köşesinden biliyoruz işte, azıcık işte kekeleyebilecek kadar. Aman yeter ne olacak ki? karşınızdaki de sizi dinlemiyor ne de olsa, kendi söyleyeceklerini içinden geçiriyor. Ezbere ezber bozduran bir zamandayız. Tek düşüncem uzun zamandır şu gençler, güzelim körpecik çocuklar. 

Dünyalarca ücret ödenen özel okullar. Sektörün içi biraz karışık. Ne de olsa bu da bir eğitim ticareti. Peki para vererek okuttuğumuz çocuklarımızdan neler bekliyoruz? En çok hangi sektör kazandırıyor oraya yöneliyor ya da çocuğumuzu oraya yönlendiriyoruz. Hep hayallerimizde mühendis olsun, doktor olsun, hatta son zamanlarda daha az yorulsun çok para kazansın. Sahi hangi meslek grubuydu o :) Peki içi ne denli dolu bu erbabların. Nerdeee yetenekler, eğilimler? Halbuki eğitim yavaş yavaş olur sindire sindire, seve seve. Ama eğitilecek kadar zamanı var mı hayatımızın o da yeni bir tartışma konusu şu günlerde. O kadar yaşayacak mıyız? Ya yolda yürürken başımıza taş düşerse. Misal geçen gün aracımla evime doğru yokuştan yukarı çıkıyorum; inşaatın yanından geçiyorum. İnşaat yokuşta ha! Dibinden geçiyorum işte. Üzerinde kocaman yazıyoooor yazıyor; tehlike üzerinize bir şey düşebilir. Hay Allah -Bak gördün mü yazdık olacak, düşse! Peki ne yapayım önlem olarak? Ben geçmeyeyim bari. Bir kaç gün farklı yol denedikten sonra ayak alışmış ya. Giriyorsun işte yine aynı yola. Başlıyor çarpıntı. Pıt pıt. Gözünün önünden hayatın film şeridi gibi geçiyor. 

Hani düşebilir, tehlikeli ya hani.. Tek gözünü kapatıp geçiyorsun. Hadi bugün de yırttık. Yani eğitimsiz bir inşaatçıya denk geldiniz mi vay halinize. Yahu onlar da güvenmiyor olacaklar ki yazmışlar işte kocaman. Güvenmeyin diyor yolunuzu değiştirin. Peki kime güvenelim? E, şimdi ben bu kadar güvensizlik içinde çocuğumun kendine göre keyifli bir meslek seçmesini de istiyorum. Sonra diyorum ki uyu yarın düşünürsün daha zamanın var! Güzel insan yetiştirelim yeter ki, huyu güzel, suyu güzel. Anladınız işte yahu siz. Ne demiş Theodore Roosevelt “Bir insanı ahlaken eğitmeden sadece zihnen eğitmek, topluma bir bela kazandırmak demektir. “Sonra geri dönüşü yok dostlar. -Hay Allah yumurtayı erken almışız ocaktan deyip te bir kereliğine rafadan olsun yeriz değil bu! En büyük derdimiz bu olsun yeter ki. Çocuğun aynısını bir daha yapamazsın, başa dönemezsin. Bu yüzden önce ahlak ve dahası yaşamak için değil, çalışmak için değil. Keyifle, bilinçli mutluluklar yaşayan, ahlaklı düşünebilen bir nesil.