İYİ Parti’nin CHP ile 31 Mart yerel seçimlerinde ittifak yapmayacağını açıklaması üzerine, bu iki parti arasında CHP İstanbul örgütü ile ipler koptu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu iki parti arasında savaşı başlatan ilk kişi oldu bence.

İstanbul tüm partilerin istediği bir şehir. Kimse bu şehri kaybetmek istemez, CHP İstanbul şehrinin belediye başkanlığını alırken çok zorlandı, iktidar bu şehri kaybetmek istemiyordu, onun için seçim sonuçlarına itiraz edip seçimi yeniledi. Ama netice CHP’nin galibiyeti oldu. Bu, iktidara karşı alınan ilk ittifak zaferi idi. Burada diğer ittifak partilerinin büyük bir rolü de vardı. CHP’nin İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu İstanbul Belediye Başkanlığı’nın iktidardan alınması için çok iyi bir çalışma yaptı. Hatırlayacağınız gibi o dönemin Adalet ve Kalkınma Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım “Biz kazandık” diyerek İstanbul’un tüm bilboardlarında seçim zaferini ilan etmişti.

Bu İstanbul zaferi, Altılı Masa İttifakı’nın birleşerek aldığı bir karar sonucu oldu. Aradan beş seneye yakın zaman geçti. Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimleri yapıldı, ittifaklar devam etti partiler arasında. Bu arada yanlışlıklar da yapıldı. Önümüzde yerel seçimler var, bazı partiler ittifak yapılmasını istiyor, bazıları da istemiyor. İYİ Parti bu yerel seçimlere tek başıma gireceğim dedi ve bazı İYİ Partililer ve bazı siyasiler tarafından tepki ile karşılandı. Bunların başında gelen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, ittifakın devam etmesini istedi, İstanbul’u kaybetmek istemiyordu. İstanbul Türkiye’nin en büyük kenti, Türk ekonomisinin büyük bir bölümünü barındıran mega kentti. 

İYİ Parti ittifaka yanaşmayınca bazı kişiler düğmeye basmaya başladı. Önce parti içinde istifalar başlatıldı, CHP’ye yakın kişiler tarafından. Basın yoluyla bazı kalemler satın alındı. İYİ Parti çöküyor diye haberler yapıldı. Bu da yetmedi, bazı vekiller istifa ettirildi, bazı gazetelerde bu istifaların devam edeceği yazılarak İYİ Parti’nin kurucularının arasında bulunan Şenol Sunat ve arkadaşlarının bu partiden istifa ederek ayrılacakları haberleri yapıldı ulusal basında.

Aynı durum İzmir için de gerçekleşti. İYİ Parti’nin adayı olan Ümit Özlale bazı kişilere göre seçim için tehlike saçıyordu. Özlale’nin yükselişi görülmeye başlanmıştı. Bunun için satılmış kalemler yazı yazmaya başladılar. Özlale İYİ Parti’den istifa ediyor diye ama bu kişiler amaçlarına ulaşamadılar.

Son olarak Türkiye gelelinde bir afiş olayı yaşanıyor, bu nedir diyeceksiniz. İYİ Parti’nin seçim afişleri CHP tarafından mı, yoksa iktidar tarafından mı engelleniyor? Bu sorunun cevabı ise merak konusu olmaya başladı. Meral Akşener Ekrem İmamoğlu’na tepkili idi. “Saraçhane partimizi karıştırıyor” diyordu. İYİ Parti bu yerel seçimlerde bazı afişler hazırladı, bu afişlerde CHP’den söz edilmiyor. Bu afişlerde bazı yazılanlardan bahsedelim:

Yandaş MEDYAYA DA MECBUR DEĞİLSİN, Yoldaş MEDYAYA da”, “HAİN diyene de, CAHİL diyene de MECBUR DEĞİLSİN”. İşte, hazırlanan bu afişler, CHP tarafından mı, yoksa iktidar tarafından mı tepki çekti merak edilen konu oldu, halk arasında.

İşin aslı nedir dediğimizde bu şehirdeki bilboardların birçoğunun belediyelere ait olduğu görülmekte… İYİ Parti’nin açıklaması ise söyle kısaca:

Anlaşmış olduğumuz şirket, birkaç gündür İstanbul’da almış olduğu telefonların yoğun baskısına daha fazla dayanamamış. Kampanyanın içeriğini görenler büyük bir telaş içinde engel olmak istemişler. Ancak bunu yapanlar bir şeyi unutmuşlar. İYİ Parti olarak biz 6 yıldır, birçok engele, birçok sansüre ve birçok korku duvarına karşı mücadele ettik”

İşte bu afiş olayı ile İYİ Parti’ye açılan savaş devam ediyor. Bu korku niye?