Gini diye bir katsayı vardır.
Gini, bir ülkede gelir dağılımındaki açıyı ve farklılığı ifade eder.
TÜİK, yani devletin resmi kurumu, geçen yıl Türkiye’nin en zengin yüzde 20’lik kısmının, toplam gelirinin yarısını aldığını açıkladı. Resmi rakamlar şöyle: Zenginler yüzde 49.8, az gelirliler yüzde 5.9 bölümlük geliri paylaşıyor. Bu açı giderek da açılıyor.
Türkiye’de en zengin yüzde 10 ila en yoksul yüzde 10 arasındaki fark 15 kat.
Ve yine TÜİK’e göre, 2023’de Türkiye’de yoksul, yine yoksul olarak kaldı. Bir adım ileriye atamadı.
Gelelim bir başka ülkeye.
Avrupa haritasında “şıp” diye gösteremeyeceğiniz bir ülke Slovenya.
O da savaşlar yaşamış, kendini yeni yeni toparlamış bir ülke.
Ama dünya genelinde birinciliği var:
Gelir dağılımı en yüksek bir ülke Slovenya. Herkesin yıllık kişi başına düşen geliri 28 bin dolar.
8 yıl önce Avusturya üzerinden bu ülkeyi ziyaret ettiğimde şunu gördüm. Yılların Avusturyası yorgun ve ekonomik güçlük içinde. Slovenya ise hayat dolu. Yüzler gülüyor. Avusturya’da insanlar, güneş battığında evine kapanırken, Slovenya’da hayat 24 saat aynı canlılıkla yaşanıyor.
Gini onun için çok önemli. Gini katsayımız çok düşük ve hep düşük seyredecek gibi görünüyor.
Zinhar ihbar
Gelişmiş Batı ülkelerinde ihbar ve şikayet diye bir kültür var.
Komşusu, akrabası bile olsa diyelim ki yola çöp döküyor, evde gürültü çıkarıyor, kaçak inşaat yapıyor, yasalara aykırı gelen başka şeyler yapıyor; anında gerekli yerlere bildiriyor. Hem de kimliğini açıklayarak.
Bizim kültürümüzde buna “gammazlık” dendiği için mertliğe aykırı bulunur ve makbul değildir.
Gammazlığı makbul gören tek adres, resmi kurumlardır.
Resmi kurumlarımız, yasasızlığı gözlerine batsa bile re’sen harekete geçme konusunda çok tutucu davranırlar.
İsterler ve beklerler ki, şikayet olsun, birileri gammazlasın.
Bu kurumlar, gammazlayanın kimliğini istedikleri kadar gizli tutsalar da sonunda ortaya çıkar ve kıyamet kopar.
Avrupalılardan farklı bir tablo çizdiğimiz ortada ama gelişmiş ülkelerde kamu kurumları, re’sen harekete geçme konusunda çok antrenmanlı. Anında gereğini yapıyor ve korunacak ne varsa onu koruyor.
“Onlar Avrupalı ama” diyerek kendimizi teselli etmek sonuçta “Burası Türkiye” diye bir tabloyu çiziyor.
O tablo, soru işaretlerinin çok olduğu bir tablodur ve tam bir natürmorttur. Yani “Cansız doğa”dır.
Deniz taksilerine izin yok
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, İzmir Körfezi’nde; deniz taksilerin çalışmasına izin vermedi. Halbuki deniz taksileri, Başkan Dr. Cemil Tugay’ın öncelikli vaatleri arasında yer alıyordu.
Bu araçlara çok da ihtiyaç vardı. İzmir körfezi geniş bir alana yayılıyor ve ancak 4-5 iskele arasında vapur seferleri yapılabiliyor. O da belirli saatlere kadar.
İzmir’de buna izin verilmezken; İstanbul’da Başkan Ekrem İmamoğlu, atıl durumdaki tersaneyi işler hale getirerek deniz taksisi üretimine başladı. İstanbul körfezi, yakında bu taksilerle şenlenecek. Bizse seyredeceğiz.
İBRAHİM ORMANCI
Dünya Lideri Reis'imiz '' Vatandaşı enflasyona ezdirmeyeceğiz '' demiş. Ezme deyince, fındık ezmenin fiyatını gördünüz mü markette?
***
Ayılar gibi kış uykusuna yatmayı çok isterdim. Isınmak ateş pahası!
***
Un pahalı, şeker pahalı, sıvı yağ desen o da pahalı. Bu gidişle, helvayı anca tanıdık ölünce yeriz!....
***
Hayatımı yazsam roman olur. Adı da ENFLASYON olur!.