Sahipsiz başıboş köpek sorunu son günlerde yine gündeme oturdu. Ankara Keçiören’de sahibi olmayan başıboş köpeklerin saldırısına uğrayan 10 yaşındaki Tunahan, ağır yaralandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Macaristan ziyaretinin arkasından başıboş köpek sorununa değinmişti ama bu son olaya dek fazla bir ilerleme olmadı. Bu sahipsiz başıboş sokak köpek sorunu ta Osmanlı dönemine kadar dayanıyor. Birçok ülkeyi gezdim, Avrupa ve Asya dahil olmak üzere hiçbir ülkede böyle başıboş köpek sorunu ile karşılaşmadım. İşin ilginç yanı ise Avrupa’da, Rusya ve Ukrayna’da sokaklarda kedi dahi görmedim. İnsanlar köpeklerini tasmaları ile gezdiriyorlar, toplu taşım araçlarında bile seyahat ettiriyorlar. Kedileri dışarıda kafesleri ile gezdiriyorlar. Bizde ise bu hayvanlar sokaklarda başı boş dolaşmakta.

1702888764526

Başıboş köpek sorunu Osmanlı döneminde başlamış. II. Mahmud döneminde tüm sokak köpeklerinin toplanıp Sivriada’ya sürgün edilmesi ile başlamış. II. Mahmud, günlük yaşama getirdiği yeniliklerle beraber hastalık yayan sokak köpekleri itlaf ve sürgün etmek istiyordu. Bir İngiliz vatandaşının sokak köpekleri tarafından öldürülmesi üzerine sokak köpeklerinin Sivriada’ya sürülmesini ister. Bu köpekler adada aç ve sefil kaldıklarından birbirlerini yerler ve kokular İstanbul’a kadar ulaşır. Halkın tepkisi ile bu köpekler tekrar adadan geri getirilir.

II. Mahmud’u destekleyenler arasında şu söylenti dolaşır: “Yeniçeri Ocağı’nı ortadan kaldıran padişah köpekleri ortadan kaldıramadı”

Diğer Köpek katliamı ise II. Meşrutiyet dönemi gerçekleşir. II. Abdülhamit tahttan indirilir, yerine  İttihat Terakki gelir. 1910 yılında İstanbul tarihinin en büyük köpek katliamı gerçekleşir. 80 bin köpek Tophane’den bir gemiye bindirilerek Hayırsızada’ya gönderilir. Bazı hayvan severler bu gemiye baskın yaparak köpeklerin bir kısmını kurtarırlar.

Bu olayı duyan bir Fransız şirket, adaya terk edilen bu hayvanları, parfüm yapmak için satışını ister, iki taraf arasında anlaşma imzalanır. Köpekler tekrar Tophane’ye geri getirilir, başlarına da asker dikilir. Fransa’dan talimat gelmeyince bu köpekler İstanbul’da kalır. Halk arasında bu olay uğursuzluk olarak algılanır.

Cumhuriyet dönemine gelince, Atatürk zamanında gene başıboş köpek sorunu yaşanmış, bunun için Resmi Gazete’de tebliğ yayımlamış. 13 Haziran 1932’de yayımlanan tebliğde başıboş köpekler itlaf edilecek, başıboş ve sahipli köpekler mahalle aralarında dolaştırılmayacak, ağız ve burunlarına maske takılacak, köylerde ise bir mahalleye bağlanacak, gece ise bekçi vazifesi görecek.

Belediyeler ise bu başıboş sahipsiz hayvanları yakalayıp aşılarını yaptırarak, kısırlaştırıp gene sokağa bırakıyorlar. Ama bu, kanun gereği yapılan bir işlem. Barınaklar ise ağzına kadar dolu.

  Bu sorun anladığımız kadarı ile bu sorun tarihten geliyor, çözümü ise nasıl olacak? Uzun yıllara dayalı olan bu sorunun çözümü nasıl olacak belirsiz.