Bir insan sadece barışa teslim olduğu zaman mutlak özgürlüğe ulaşabilir. Özgürlük için teslimiyet gerekmesi çelişkili görünse de bu, yalnızca dünyevi isteklerle kirlenmiş zihne çelişkili gelir. Çünkü bu tür zihin özgürlüğü her istediğini almak zanneder.
Aslında bencil isteklerinin gerçekleşmesi için çabalamak gerçek bir köleliktir ve savaş için ön koşuldur. Fakat barışa teslim olmak, savaştan özgürleşmek anlamına gelir ve böyle bir özgürlük gerçek özgürlüktür.
Hayatı boyunca dünyevi arzuların köleliği altında yaşamış bir kişi sadece köleliği bilir, barışsal özgürlüğü bilmez.
Küresel toplumun politik, ekonomik, ideolojik çıkar grupları çeşitli stratejiler üreterek herkesi köleleştirmek için çalışıyorlar. İnsanların özgürlük adına yaptıkları her şey köleleştiriyor. Özgürlük adına savaşmak bir tür köleliğe neden oluyor. Bu yüzden özgürlük için savaşmak değil, barışmak gerekiyor.
Aslında dünyevi düzeyde olan her şey kölelikten ibarettir. İnsan önce kendini köleleştirir, sonra da özgürlük için savaşır, barışa ulaşamaz. Çoğu insan çok sayıda köleliğin yükü altında ezilmektedir.
Çözüm aslında bedenin kendisinin kölelik olduğunu anlamaktan geçer. Eğer insan kendisinin beden olduğuna inanıyorsa beden köleliğine mahkûmdur, yani bütün hayatı ölümlü bedene hizmet etmekle geçer. Eğer insan fani beden değil, ebedi varlık olduğunu anlarsa bedenin kölesi olmaktan özgürleşir. İşte o zaman gerçek özgürlüğe ve gerçek barışa ulaşabilir.
Barışı zayıflık olarak gören ve savaşın bir güç olduğuna inanan insanlar gerçek barışın ne olduğunu anlamazlar. Güçlü olan zayıf olanı köleleştirmek ve kullanmak için çabalasa da bir süre sonra ondan daha güçlü biri çıkar onu köleleştirir. Çünkü evrensel yasaya göre köleleştiren köleleştirilir.
Zihnin ürettiği düşünceler birer köleliktir ve dünyevi bencil istekler köleleşme yoludur, çünkü insan, isteklerinin kölesi olur.
İnsan dışarıdan yardım almadan bencil istekleri aşamaz, zihnin ötesine geçemez, özgürlük ve barışa kavuşamaz. İnsan varlığı beden, zihin, duygu hapishanesinde çok uzun süre kaldığı için buna alışmış ve normal olduğunu sanmıştır. Bu hapishanelerden çıkış yalnızca değişim sanatıyla mümkün olur.
Dünya Değişim Akademisi barışa ulaşmaya, bu hapishanelerden kurtulmaya yardım eden teknikleri bizlere sunuyor. “Özgür Olma Sanatı Değişim Programı” uygulayarak barışsal özgürlüğe ulaşabiliriz.
Bu konuda Değişim Akademisi şöyle diyor: “Özgürlük bireyin doğal halidir, birey öz doğasına döndüğünde kendiliğinden özgür olacaktır.”
Bir ayda tamamlanan değişim programı 8 seanstan oluşuyor. Her bir seans 45 dakika sürüyor. Her bir seans, uygulanan nefes teknikleri ve dinamik yapılan beden hareketleri sonrası gevşeme tekniği ile son buluyor. Beden, zihin, nefes bağlantılı çalışma bireye kökten bir değişim sağlıyor.
Haydi, dünya barışı için kendini değiştir dünyan değişsin, dünyanı değiştir dünya değişsin!