Son dönemde “Aktivist” adı altında sanat eserlerine zarar vermeye devam eden bir topluluk türedi. Bu konuya objektif bakmayı denesem de, başaramadım. Çünkü bir esere yapılan, hem de o eserin sahibiyle hiçbir ilgisi olmayan bu protesto şekli daha çok zararlı eylem olarak karşımıza çıkıyor.
Diğer yandan aynı topluluk, aynı kafa yapısındaki insanlar İsrail’i protesto etmek için parasını ödeyerek “Satın aldıkları” gazlı içecekleri döktükleri bir akım başlattılar. Bunların tamamı gösteriş, sosyal medyada beğeni ve tık alma kaygısından yapılan eylemler. Asla asıl anlatılmak istenen şeyi temsil etmesi için yapıldığını düşünmüyorum. Bence biraz mantıklı düşünen hiç kimse bunun gerçekten destek veya protesto için yapıldığını düşünmez. İnsanlar sosyal medyanın kölesi olmuş durumda. Yapılan tüm bu gösteriş içeren eylemler tamamen sosyal medyada var olma isteğiyle yapılıyor. Çok yakın örneklerden biri, “Mona Lisa Tablosu”… Sanat camiasının el üstünde tuttuğu bu tabloya, kendilerini “İklim aktivistleri” olarak adlandıran kişiler çorba fırlattı. Çorba.. Sanat denilince akla ilk gelen isimlerden biri olan Leonardo da Vinci’nin dünyaca ünlü eserine.. Burada enteresan olan nokta da şu; tablonun bulunduğu Louvre Müzesi, üst düzey güvenlik önlemleriyle korunan bir müze. Buna rağmen bu arkadaşlar çorba ile girerek, tabloya tabiri caizse suikast düzenleyebiliyorlar.
Neyse ki, tablo herhangi bir zarar görmüyor ancak yine de bu eylem bir protestodan çok tam anlamıyla bir suikast diyebiliriz. Fransa son günlerde oldukça hareketli. Bu hareketliliğin nedenleri çeşitli olsa, düzenlenen eylemler bir noktada protestodan çok daha fazla etkilere neden oluyor. Özellikle son dönemde Fransız çiftçilerin düzenledikleri eylemler de kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. İnsanlar artık hükümetlerin politikalarına sessiz kalmamak için yakıp yıkmaya ve zarar vermeye başladılar. Bu eylemler belki bir nebze kabul edilebilir olsa da, bir esere verilen zarar anlaşılabilir değil. Bu tavrın düzelebileceğine dair umut var mı bilmiyorum, ancak gerekli tedbir veya cezalar gelmediği sürece, bu insanlar kendini haklı sandıkları ve saçma sapan provakatif eylemlerde bulunmayı hak gördükleri sürece, tarihe dair birçok değerin kaybolma ihtimali artar. Mona Lisa’ya yapılan saldırıda, saldırgan iki kadının bu konudaki söylemleri de oldukça saçma. Kadınlar, “Hangisi daha önemli? Sanat mı, yoksa sağlıklı ve sürdürülebilir gıda hakkı mı?” diyerek bu eylemi gerçekleştiriyorlar. Düşünsenize, siz Türkiye’den binbir zorlukla Mona Lisa’yı görmeye gidiyorsunuz, tamamen estetik kaygıyla müzeyi gezerken iki eylemci tabloya çorba fırlatıyor. Oldukça korkunç ve saçma. Birileri insanlara haklarını arama yollarının, yakıp yıkmakla olmayacağını bir an önce anlatmalı.