İnsanlar yaş aldıkça toplumsal olaylara bakış açıları ve verdikleri tepkiler de aynı oranda dönüşüyor. Benim gözlemlerime göre algı da yaş arttıkça aynı oranda azalıyor. Bugün Türk toplumu hakkında yaptığım gözlemlere dayanarak ve yaşadıklarımı baz alarak bu konuya değinmek istiyorum.
Son dönemde kendi yaşıtlarımda (20-30) gördüğüm en önemli şey, insanlarla kurulan iletişimde travmalar kaynaklı olumsuz yaklaşımlar kurmaktan kaçınmak oluyor. Özellikle terapi bu konuda oldukça büyük bir yardımcı olarak görülüyor ve insanlar artık sorunlarını çözmek için çevresine küsmek veya sorun çıkarmak yerine, bunun travmalarını tetiklediğini fark ederek bir psikoloğa danışması gerektiğini düşünüyor. İlişkilerde kavganın yerini sakince konuşmaya çalışmak, sorunlarını karşı tarafa anlatmaya çalışmak alıyor ve bu yöntem ilişkileri yıprattığı gibi, çözüm konusunda yardımcı da olabiliyor. Psikologlar çok daha iyi bilir, ben gözlemci olarak konuşuyorum ama, bir ilişkinin kaliteli iletişime sahip olabilmesi için sakince ve yargılamadan konuşmak gerçekten etkili bir yöntem. Bunun yanında kavga esnasında bulunduğunuz alanı terk etmek, belki biraz dışarı çıkıp hava almak ve karşınızdaki kişinin de sakinleşmesine izin vermek oldukça yararlı olacaktır. İki taraf da biraz yalnız kalıp kafasını toparladıktan sonra ise sakin bir şekilde konuşmak ilişkinin ömrünü uzatacaktır.
Gelelim bir diğer konumuz olan toplum gözlemime. Yaşadıklarımdan da çıkardığım şu ki, insanlar yaş aldıkça gençlerle olan iletişim bağı zedeleniyor. İnsanların kendini haklı çıkarma çabası da bu iletişimin önüne geçiyor. Özellikle anne ve babalar kendilerinin geçmişte yaptıkları hatalardan çocuklarını uzaklaştırmak, o hataları çocuklarının yapmaması için uğraşmaktan, insanların hata yapmadan gelişemeyeceğini unutuyorlar.
Evet, bu hatalar belki önlenmesi gereken hatalar olabilir ancak bu noktada konuşmamak en mantıklı yöntem olacaktır. Anne ve babalarda gördüğüm diğer yanlış ise çocuklarında yanlış gördükleri bir durumu, güzel bir şekilde konuşmak yerine, devamlı tepki olarak göstermek ve hatta konuyla ilgili kavga edip küsmek. Bu, maalesef erginliğe erişmemiş çocukların birbirlerine verdikleri tepkidir. Bu noktada aklı ve mantığı çocuklarından daha gelişmiş olan anne ve babalar, tecrübelerini de baz alarak çocuklarıyla konuşmalılar. Çocuklarınız sizi anlamıyor değil, çocuklarınız sizi, sizin tahmin ettiğinizden çok daha fazla anlıyorlar, çünkü gözlem yapıyorlar. Sizin konuşmalarınızdan, jest ve mimiklerinizden, neye kızıp neye kızmayacağınıza kadar her şeyi sizin düşüncenizin aksine çok daha iyi anlıyorlar. Siz de onları bir birey olarak, sizi anlayabileceğini düşünerek, kavga etmeden ve tepki göstermeden, sakince konuşarak durumu açıklarsanız, onlar sizi anlayacaktır.
Lütfen çocuklarınızdan sizin hayatınızı veya sizin yaşayamadığınız hayatınızı yaşamalarını beklemeyin ve çocukların hata yapmasına izin verin. Unutmayın, siz ne kadar söylerseniz söyleyin, hata yapmadan öğrenemeyecekler. Atalarımız boşuna söylememişler, “Bir musibet, bin nasihatten iyidir”