İzmir’de CHP’de aday bolluğu var bazı ilçelerde ellinin üstünde aday adayının bulunması ise ilginç. Bu ilçeler arasında Urla başı çekiyor 52 adayla arkasından Buca ilçesi geliyor, aday adayı bolluğunda CHP önde.
İzmir’in Urla ilçesi neredeyse dört buçuk yıl kayyum tarafından yönetildi. Neredeyse encümen kararları uygulanmadı, isteyen istediği gibi at koşturdu bu ilçede. Urla, turizm açısından neredeyse Çeşme ile yarışacak duruma geldi. Bu ilçede aday adayları seçilebilmek için büyük paralar harcamaya başladılar. Aday adayları arasında ise ilginç işimler var. Bunlardan birisi futbol adamı, ünlü teknik direktör Mustafa Denizli’nin kızı Lal Denizli. CHP’de değişimden sonra bu aday adayı patlaması yaşandı Urla’da, CHP İlçe Başkanı Pelin Karasakal “Bu aday patlaması güzel, ilçemiz kayyumla iyi yönetilmedi ve başarısız oldu. Urla tekrar CHP’li olacak” diyor. Urla’daki aday adayları arasında doktor ve avukatlar da var.
Buca’da aday adayı bolluğu var. Bu yerel seçim öncesi bu kadar aday adayının olması ise şaşırtıcı gelmeye başladı halk arasında. Buca’nın birçok yerindeki bilboardlar bu adayların fotoğrafları ve afişleri ile süslü. Son dönemde CHP’deki bu aday adayı bolluğu halkı bile şaşırtıyor. Diğer partilerin aday adaylarının çok az olması ise ilginç. Buca’da genç aday bolluğu var. Bunlardan birisi de Berk Hızlıateş. 39 yaşında, ondan daha genç aday olduğu da söyleniyor.
Ödemiş ilçesinde CHP’nin sekiz aday adayına karşılık bu ilçede AK Parti aday adayları da ön plana çıkıyor. AK Parti’de Murat Öncel, eski AK Parti İlçe Başkanı Ali Hadim, Denizhan Seval, Saygın Mercan gibi isimler ön planda. İYİ Parti’nin aday adayı da şimdilik Güven Kılıç gözüküyor. CHP’de ise aday adayları arasında tek bayan aday olarak Semra Bilgi var. Bunun yanında Özay Kaptan Ödemiş Belediye Başkan Yardımcısı iken istifa edip aday adayı oldu. Şu anki Belediye Başkanı Mehmet Eriş de aday ama Ödemiş halkının CHP’de değişim istediği söylenmekte. Ödemiş eski Belediye Başkanı Bekir Keskin de aday adayları arasında. Ödemiş’te bir de gazeteci adayımız var. Demokrat Parti’den Dilek Acar Güleç.
*
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yılın son ayındaki oturumlarda ise çok enteresan şeyler ve konuşmalar olmaya başladı. Meclis komisyonunda İsveç’in NATO’ya katılması için yapılan oturumda CHP’nin AK Parti ve MHP ile beraber olması, İYİ Parti’nin bu oturumda İsveç’in NATO’ya katılımına red oyu vermesi ise konuşulacak konular oldu.
İYİ Parti ile Saadet Partisi İsveç için NATO’ya girmesini şartlı olarak istemediler. İYİ Parti İsveç için 8 şart koştu, bunların önemli olanlarını aktarmaya çalışacağım sizlere. 1. Şart:İsveç’in teröristleri iade etmesi, 2:PKK ile mücadelede NATO’nun desteği alınmalı, 3:NATO üyeleri PKK/YPG üyelerine destek vermeyi sonlandırmalı, 4:ABD’nin PKK ve YPG’ye verdiği desteği sonlandırması, 5:NATO ve AB sığınmacıların dönüşüne fon sağlamalı, 6:Türkiye’nin F-16 taleplerinin karşılanması, 7: ABD’nin Doğu Akdeniz’de Yunan ve Rumlara ölçüsüz desteği sonlandırması, 8: NATO ülkelerinin Gazze’de ateşkesi sağlaması gibi. İYİ Parti ile Saadet Partisi bunların yerine getirilmediğini ifade ederek bu onayı vermediler.
Meclis tatile girmeden tahminim bugün, İsveç’in NATO üyeliği oylaması yapılabilir. Edindiğim bilgiye göre Beyaz Saray’ın TBMM ile eş zamanlı hareket etmesi bekleniyor. Türkiye’nin talep ettiği 40 adet yeni F-16 ile 70 adet F-16 modernizasyon kitini vereceği Kongre’ye bildirecek ama ABD’deki 15 günlük Noel ve yılbaşı tatili nedeni ile görüşülemiyor. ABD’deki uygulamaya göre 15 gün içinde görüşme yapılmazsa Başkanlık bildirimi onaylanmış oluyor. Ayrıca Türkiye’nin F-35’ten kalan 1,5 milyar dolarlık alacağı da iade edilecek bu durum karşısında .
Şehitlerimiz var, bu şehitlerin üstünden propaganda yapmaya çalışanlar da bulunmakta. Bu durum bunu yapanlara hiç yakışmıyor. Cumhurbaşkanımız Erdoğan tek bayrak tek vatan derken, Meclis’te HÜDA –PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun “Eyalet sistemi, özerlik ve federasyon gibi yönetim modelleri serbestçe tartışılmalı” demesi yanlış bir şey, şehitlerimizin üstüne. Eyalet sistemi yıllar önce de konu olmuştu. Turgut Özal’ın döneminde ve bu konu o zamanlar uygun bir şekilde kapanmıştı. Seneler sonra tekrar gündeme getirilmesi ilginç, bir de HÜR-PAR tarafından.