Egonun dışına çıkıp, uyumlu bir hayat yaşamak için oluşturulabilecek stratejileri aktardığım yazımın ikinci bölümünü sunuyorum. 

8. Başkalarının sinirini kendinize bir ayna olarak kullanın

Başkalarına nasıl tepki verdiğiniz, onlar hakkında olduğundan daha çok sizin ve içinde bulunduğunuz durum hakkında bilgi verir. İnsanlar oldukları gibidir, bazıları çok güvenlidir, bazıları değildir. En ufak bir hayal kırıklığı bile benzin değil, sudur. Başkalarını azarlamanın başlangıcını geri tutun ve merceği çevirerek durumun ruhunuzun hangi kısmını açığa çıkarabileceğini ve daha fazla sevginize ihtiyaç duyabileceğini görün.

9. İçsel para birimine odaklanın

Somut bir bankada somut paranız olabilirken, aynı şey kalbinizin ve zihninizin içinde olanlar için de söylenebilir. Kafanızın içinde çoğunlukla çöp varsa, tasarruflarınızda ne kadar para olduğunun bir önemi olmayacaktır. Kendinize ve başkalarına gösterdiğiniz sevgi ve şefkat, ruhsal banka hesabınıza büyük miktarda para yatırmanın en hızlı yoludur, size sadece TL’ler den çok daha tatmin edici bir hayat bahşedecek olan yoldur.

10. Savunmasızlığa boyun eğin

Gerçekte neler olup bittiği konusunda açık ve dürüst olmak gerçek bir güç ölçüsüdür. Kötü görünme korkusu, insanların günlük hayatta başa çıktıkları şeylerin çoğunu içselleştirmelerine yol açar. Duyguları sözlü olarak ifade ettiğimizde ve oldukları gibi gördüğümüzde güçlerini kaybederler. Onları dar bir aralıkta kilitli tutmak, gerçek benliği meşgul eder ve egonun devreye girip kendini ifade etmesi için alan yaratır.

11.Her şeye fikrinizi ekleme ihtiyacını bastırın

Kendi içlerinde yeterince güvenli olan ve başka bir taraf paylaşım yaparken sessiz ve çekingen kalabilen kişiler hakkında söylenecek bir şeyler vardır. İnsanlar olarak birbirimize çok bağlıyız. Muhtemelen, hemen hemen her sohbete fikrimizi katabiliriz. Ancak çoğu zaman, fikri katmak isteyen aslında biz değilizdir, egodur.

Egonun aşırı bir öneme ihtiyacı vardır. Bu nedenle, uyanıkken her fırsatta bir bakış açısı ortaya atmaktan kendini alamaz. Bunun öz değerin dışında herhangi bir özel ihtiyaca hizmet etmediğini fark edin. Konuştuğunuz kişiye meşru bir değer sunmuyorsanız, fırtınayı yatıştırın ve bir soru sorulmasını bekleyin.

12. Neden yaptığınızı sorgulayın

Nörolinguistik programlamada, çekirdek değer çıkarımı denen bir şey vardır. Bu yöntemle, insanları harekete geçiren değerler, hayatta aradıkları şeylerden, en derin seviyeye kadar türetilir. Örneğin, bir kişinin seçtiği kariyer yolu, katkı ve büyüme değerlerine veya güvenlik ve öz değer değerlerine hizmet edebilir. Aynı yörünge, kontrol kabinini yöneten çok farklı güçler.

Hangi değere hizmet ettiğimiz konusunda net olmadığımızda, genellikle tatminsiz kalırız. Kutlamayı dört gözle beklediğimiz bir kontrol noktasına geliriz ve bir boşluk çağlayanı, beslediğimiz heyecan kıvılcımını siler. Ego kendini tüketir. Yaptığınız şey sizi aydınlatmıyorsa, muhtemelen sizin için yeterince önemli olan bir değere değinmiyordur veya onunla kasıtlı bir ilişki kurmuyorsunuzdur.

13. Kendinizi mümkün olduğunca sık başkalarında konumlandırın

Hayatta hata yaptığımız bağlamlar farklı olabilir, ancak hepimiz hata yaparız.

Hayatın çoğu önemsizdir. Görkemli veya korkunç değildir, sadece oradadır. Var olmak, nefes almak, yalnız ve şaşkın. Çoğumuz için yeterince zordur. İnsan beyninin kablolanma şekli nedeniyle, bilinçli olarak daha iyi hale getirmezsek işler daha da kötüye gidecektir. Bu anlayış göz önüne alındığında, ya başkaları için işleri daha iyi hale getiririz ya da daha kötü hale gelmelerine izin veririz, tarafsızlık yoktur.

Kendimizi herkesten farklı görmek, egonun karmaşasını yayması için onu serbest bırakmanın en hızlı yoludur. O kadar da farklı değiliz. Hepimizin aynı ihtiyaçları var. Bazı insanlar katman katman koruma ajansları yaratmış olabilir ancak içeride hala korkmuş bir çocuk vardır. Başka birinin uğraştığı şeye benzer bir mücadele yaşadığımız bir zamanı ne kadar erken belirlersek, uyarımızı sevgi ve ilgiyle o kadar erken değiştiririz. Bu da ego üzerindeki gerçek benliğin nihai zaferi anlamına gelir.