Anadolu, insanlık tarihinin sessiz bir tanığıdır. Bu topraklar, Frigya’nın bereketli ovalarından Lidya’nın altınlarına, Roma’nın taş yollarından Bizans’ın kutsal mabedine kadar nice medeniyete analık etmiştir. Bu topraklar, Türk milletinin elinde vatan olmuştur. Tek toprak, Harran’da buğday biçen köylünün alın teri, Kapadokya’da kayalara nakşedilen dualar, İstanbul’da iki kıtayı birleştiren köprüler demektir. Bu vatan, Alparslan’ın “Size öyle bir vatan aldım ki ebediyen sizin olacaktır” diyerek mühürlediği bir emanettir. Mohaç’ta, Preveze’de, Çaldıran’da bu topraklar için akan kan, Kurtuluş Savaşı’nda Antep’te, Maraş’ta, İzmir’de “Ya istiklal ya ölüm” diye haykıranların gözyaşıdır. Anadolu, medeniyetler beşiğidir evet; ama aynı zamanda acının, direnişin ve yeniden doğuşun beşiğidir. Tek toprak demek, bu emaneti korumak, o gözyaşlarını umuda çevirmek, bu vatanı yeniden bir medeniyet merkezi kılmak demektir. Çünkü bu topraklar, birleştiğinde dünyayı titreten bir ruha sahiptir.
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada “Neden siyaset içerikli paylaşım yapmıyorsun?” sorusuyla karşılaştım. Sanki belirli bir ideolojiye ya da güruha sıkı sıkıya bağlı kalmamı bekler gibiydi. Ancak ben; siyaset biliminin derinliklerini öğrenmiş, tarihin akışı içinde evrensel bir değer olarak benimsediğim vatanseverliği savunuyorum. Bu savunma, ne aşırı bir siyasi bağlılık ne de tek taraflı hoşgörüsüzlük anlamına gelir. Aslında vatanseverlik, insanın ait olduğu, birlikte hareket ettiği, farklılıkların zenginliğe dönüştüğü o yüce duygunun adıdır. Çünkü vatanseverlik evrenseldir.
Benim vatanseverliğim, vatanım, bayrağım ve inancım konusunda kırmızıçizgilerim olduğunu kabul ederken, aynı zamanda evrenselliğin, hoşgörünün ve kapsayıcılığın da temelinde yatan ortak değerleri yüceltir. Anadolu kadını olarak, vatan sevgimi yaşadığım toprakların ruhundan alıyor; her birimizin yüreğinde saklı o tarihi destanların, fedakârlıkların ve ortak mücadelelerin izlerini hissediyorum.
“Ben bir vatanseverim; zamanın rüzgârı her şeyi savurur, ama vatan toprağı sonsuzluğun kalesidir.”
Bu sözde dile getirildiği gibi, vatan sadece coğrafi bir alan değil; ortak tarihimizin, kültürümüzün ve yaşam tarzımızın özüdür. Anadolu, Hititlerden Osmanlı İmparatorluğu’na, Frigyalılardan Selçuklulara kadar sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış; her biri bu topraklarda yeni destanlar yazmıştır. Farklı inançların, dillerin ve kültürlerin kaynaştığı bu coğrafya, tüm ideolojilerin ötesinde evrensel bir vatan sevgisinin sembolüdür.
Tarih, milletlerin yüreklerinde saklı, altın harflerle yazılmış destanların en güzel yansımasıdır. Anadolu’nun her köşesi, medeniyetlerin izlerini taşıyan bir müze gibi; Malazgirt’te atılan ilk adımlardan İstanbul’un fethine, Çanakkale’de yazılan destanlardan Cumhuriyet’in ilanına kadar, her olay ortak bir sevda ve inançla yoğrulmuştur.
“Ben bir vatanseverim; gök kubbenin altında her şey geçer, ama vatan kalbin tahtında ebediyen yükselir.”
Vatan sevgisi, dünyanın ötesinde yatan kalıcı ve sarsılmaz değeri anlatır. Tarih, yalnızca zaferlerin ve mücadelelerin değil; aynı zamanda birlik, kardeşlik ve ortak yaşamın da şahididir. Farklılıklarımızı zenginliğe dönüştüren, ayrılıkları birleştiren bu ruh, her zaman geleceğe umutla bakmamızı sağlar.
Vatanseverlik; sadece belirli bir ideolojinin ya da siyasi görüşün savunulması değildir. Aynı zamanda, farklı düşünceleri, inançları ve yaşam tarzlarını kucaklayan, ortak tarihimizin getirdiği sorumluluk ve bilincin ifadesidir.
Bir öğretmen olarak ben, bu evrensel değerleri genç nesillere aktarmanın önemine inanıyorum. Her nesil, tarihimizin izinde ilerlerken; farklılıkların ötesinde, ortak sevdanın ve fedakârlığın ışığında, yarına daha umutlu bakmalıdır.
Türkiye, tarihin her döneminde büyük hayallerle yükselmiştir. Malazgirt’te bir kapı açan Alparslan, “Kızılelma” diye bir ufuk çizdi millete. Fatih, gemileri karadan yürüterek çağ açtı, çağ kapadı. Kanuni, üç kıtada adaletin bayrağını dalgalandırdı. Ve Gazi Mustafa Kemal, “Egemenlik milletindir” diyerek bu milletin küllerinden doğmasını sağladı. Bu zaferler, tek bir amaç uğruna birleştiğimizde vatanseverlerin kalemleri ile yazıldı. Bugün de Türkiye’nin yükselişi, ancak ortak bir hedefle mümkündür. Bu hedef, sadece ekonomik refah ya da askeri güç değil; aynı zamanda medeniyetimizin ruhunu yeniden diriltmektir. Anadolu’nun her köşesinde okuyan, üreten, seven bir nesil yetiştirmek; İstanbul’dan dünyaya barış, Ankara’dan insanlığa umut taşımaktır. Tek amaç, bu milletin şanlı geçmişine yakışır bir geleceği el ele inşa etmesidir. Çünkü biz, tarihin yükünü omuzlarında taşıyan bir milletiz; o yük, ancak birleştiğimizde bir gurur madalyasına döner.
“Ben bir vatanseverim; dünya dönse de yollar bitse de, vatan sevgisi ruhun sönmez meşalesidir.”
Bu inanç, her türlü zorluğa karşı koyan, engelleri aşmamızı sağlayan en sağlam temelimizdir. Vatan, sadece bir yer değil; her birimizin kalbinde taşıdığı, ortak yaşamın ve gelecek umudunun sembolüdür.
Bugün, geçmişin şanlı zaferlerinden ilham alarak geleceğe yürüdüğümüzde, vatan sevgisi en güçlü rehberimiz olmaya devam ediyor. Hem tarihi mirasımıza sahip çıkmalı hem de farklılıklarımızı birleştirici, kapsayıcı bir güç olarak görmekten geri durmamalıyız. Çünkü vatan; bir ideolojinin sınırlarını aşan, evrensel değerlere dayalı, ortak bir aşkın ve inancın adıdır. Her daim aklımızda ve yüreklerimizde taşıdığımız bu kutsal inançla, tarihin kuşağında yazılan destanları gelecek nesillere aktarmak; hep birlikte, omuz omuza, daha aydınlık yarınlara yürümektir.
Tek bayrak, tek toprak, tek amaç; Türkiye’nin kalbi, bedeni ve aklıdır. Ay-yıldız gökyüzünde dalgalandıkça, bu milletin sevdası bitmez. Anadolu’nun her karışı bir oldukça, bu vatan düşmez. Ve hepimiz aynı hayale yürüdükçe, hiçbir güç bizi durduramaz.
Mübarek bayram günlerini yaşadığımız şu günlerde Anadolu’nun hoş görüsü ve bağrında yaşattığı uygarlıkların birleştirici gücü ile birlik beraberlik içinde Anadolu’nun derin tarihine, yüce değerlerine ve evrensel vatan sevgisine inanan bir millet olarak el ele verelim.
Ay-yıldız altında, tarih boyunca destan yazan milletlerin mirasını yaşatmanın gururunu taşırken; farklılıklarımızı zenginliğe, ayrılıkları ise birlik ve kardeşliğe dönüştürme dileğiyle… Hayırlı bayramlar…