Belirsizlikle başa çıkmaya yönelik kısa bir referans kılavuzu

“Kontrol edebileceğin şeyleri kontrol et” sözünü duymuşsunuzdur.

Bu cümle teoride kulağa hoş ve güzel geliyor, ancak işler kontrolünüzden çıktığında geriye ne kalıyor?

Karşılaştığımız sorunların altında belirsizlik yatıyor. İşlerin nasıl sonuçlanacağını bilmiyoruz. Nasıl başaracağımızdan emin değiliz. Ne olacağından korkuyoruz.

Beynimizin içinde ki bu düşüncelerin hepsi belirsizlikten kaynaklanıyor.

Bilgi çağında giderek daha fazla şımarmış durumdayız. Bir şeyi bilmediğimizi anlıyoruz, soruyu Google’a giriyoruz ve saniyeler içinde birden fazla cevap önümüzde.

Bu yüzden sorunumuza net bir cevap bulamadığımızda dağılmamız doğaldır. Bu daha sonra bir dalga etkisi yaratır, duygusal durumumuz bundan o kadar şiddetli etkilenir ki sonuç olarak diğer olumsuz sonuçları harekete geçirir.

Bu durum, her şeye bir son vereceğimiz noktaya gelene kadar devam eder.

İlhamdan da gelebilir, çaresizlikten de gelebilir.

Ama er ya da geç bir şeyler bozulur.

Peki bu duruma nasıl bakmamız gerekir?

Sonuçlara odaklanmayı bırakın

Kendinizi kötü bir durumdan kurtarmanın en hızlı yollarından biri, kafanızın içinde neler olup bittiğini anlamak ve farkına varmaktır.

Sürekli olarak, olumlu değişim yaratmanızı engelleyebilecek nörolojik olayların bir “kısır döngüsü” vardır.

Deneyimlediğimiz mevcut sonuç, neler olup bittiği, tüm bunların ne anlama geldiği ve benzeri konularda çeşitli düşünceler üretiriz. Düşüncelerimizle tahmin moduna geçeriz ve durumun büyüklüğüyle başa çıkmak için bir duygu dizisi (genellikle gereksiz olanlar) yaşarız.

Bu süreçte yanlış bir şey yok ama bizi doğrudan sorunla ilgilenmekten alıkoyuyor.

Bir çok farklı kaynaktan da bulabileceğimiz gibi, sonuçları üreten TEK şey eylemdir. Düşünceler ve duygular sonunda eylemlere yol açar, ancak eylemlerin kendisi her sonuçtan tek başına sorumludur.

Bunun önüne geçmenin yolu, olup bitenler hakkındaki düşünce ve hislerden uzaklaşıp, bizi daha iyi bir sonuca götürecek eylemlere odaklanmaktır.

Ben buna “kurtarma modu” diyorum. Burada, meşhur tamirci dükkanına gidiyoruz ve şu anda deneyimlediğimiz sonuçlar üzerinde gerekli onarımları yapıyoruz.

Bunun sonsuza kadar sürmesi gerekmediğini belirteceğim. Düşünceler ve duygular insanlar için inanılmaz derecede dokunaklı ve ilham verici deneyimler olabilir. Sadece onları geçici olarak rafa kaldırmak istiyoruz ki yönetilebilir bir kontrol altında tutabilelim.

Sonuçta, ihtiyacımız olan tek şey biraz ilerleme ve birdenbire değişimin gerçekleşmesidir.

Kendinizi ideal bir duruma getirin

Bu küçük ilerleme sayesinde durumumuzda bir değişiklik deneyimliyoruz. Daha iyi bir sonuca doğru yuvarlanan küçük miktardaki momentum, hayatı deneyimleme biçimimizde bir değişime neden olmaya başlıyor.

İnsanlar olarak, ilerlemeye yönelik temel bir ihtiyacımız var. İlerleme kaydedildiği sürece, öz değerimizin banka hesabına (küçük de olsa) para yatırıyoruz.

Ve öz değerimiz arttıkça halimiz de değişir.

Her insanın hayattaki nihai hedefi belirli bir “durum” ile tanımlanabilir. Sevgi, özgürlük, güç, takdir, neşe ve canlılık, hepsi çeşitli varoluş halleridir. Dışsal kavramlar bu halleri daha kolay yaratmaya kesinlikle yardımcı olsa da, bunların hepsi içeriden yaratılır.

Kulağa klişe gelse de, bazen yapmanız gereken tek şey yavaşlamak ve önünüzde olanın kıymetini bilmektir.

Çözüm

Belirli bir sonuç hakkındaki düşünceler ve duygular sizi değişim yaratmak için harekete geçmekten nasıl alıkoyuyor?

Şimdi sadece istediğiniz sonuçları üreten eylemlere odaklanarak, düşüncelere veya duygulara odaklanmak yerine sizin için neyin mümkün olduğunu görebiliyor musunuz?

Çöküntü yaşadığınız bir alanla ilgili en cüretkar esnek hedefinizi düşünün. Kendinizi bu hedefi başarmış olarak hayal edin.

Bu hedefe ulaştığınızda nasıl bir durum yaşıyorsunuz? Nasıl bir ruh halinde oluyorsunuz?

Peki şu an bu durumu nasıl yaratabilirsiniz?

Bunun için kendinizle biraz baş başa kalın, sessiz, sakin bir ortamda, odaklanarak, görselleştirerek ve farkındalıkla.. Sonrası kendiliğinden gelecek.