Günümüzde yer kürede, 1.6 milyardan fazla kişi ekonomik su kıtlığı çekiyor.
Yani, bir diğer anlatımla, su kaynaklarının iyi yönetilememesi nedeniyle sağlıklı suya ulaşılamadığı günümüz dünyasında, küresel ısınma sonucu oluşan iklim krizi ve buna bağlı sonuçlarını aşırı kuraklık olarak yaşadığımız bu ortamda hem ülkemiz, hem de dünya adına suyun yaşamsal önemi daha da büyüdü.
Aynı konuyla ilgili daha önceki yazılarımın devamla dördüncü bölümünde “Özellikle sanayi ve nüfusun yoğun, buna karşın su kaynaklarının büyük oranda kısıtlı olduğu büyük kentlerimize yönelik hazırlanan planlama süreçlerinde, tarımsal alanlar ve ormanlık alanların yok edilerek sanayi ve konut alanlarına dönüştürüldüğü bir gerçek.
Yazıma, alan kullanımına yönelik çeşitli faaliyetlere verilen izinlerle birlikte kente yüklenen yeni nüfus yükünü dikkate aldığımızda bu ilave çevresel yükü karşılayacak yeni su kaynaklarının mevcut olmadığının görüldüğü de ayrı bir gerçek” diyerek devam etmek istiyorum.
Yaşamın temel kaynağı suyun önemine dikkat çekmek ve konunun yaşamsallığına vurgu yaparak bu alanda öncülük yapmak amacıyla Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 1992 yılında 22 Mart’ın Dünya Su Günü olarak ilan edilmesi nedeniyle, geçtiğimiz yılın 22 Mart’ında TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin günün önemine dayanarak yayınladığı “Yaşamı ve Suyu Korumak İçin Mücadeleye Devam Ediyoruz” başlıklı açıklamasından, kaynak amaçlı yararlanarak konuyu irdelemeye devam ediyorum.
Kentimizde içme suyu arıtma tesisi ile hizmet verilen nüfus yüzde 74.3, atık su arıtma tesisi ile hizmet verilen nüfus yüzde 100 olarak görünmekte. İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde gerekli içme ve kullanma suyu, barajlar ve buna ek olarak yeraltı su kuyularından sağlanmakta. İZSU Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2022 yılında temin edilen suyun yaklaşık yüzde 54’ü yeraltı, yaklaşık yüzde 46’sı ise yüzeysel su kaynaklarından sağlanmıştır. Kentimizin su ihtiyacını sağlayan kaynakların, miktar ve kalite olarak sürdürülebilirliğinin sağlanarak korunması hepimiz için çok büyük önem arz ediyor.
Yüzeysel ve yer altı su kaynaklarımızın bulunduğu bölgelerde alan kullanımına yönelik baskılar ve kirlilik tehdidinin yanında iklim değişikliğinin getireceği ek yüklere de kentin hazır olması, bundan sonra yapacağı planlamaları da bu gerçeklere dayanarak yapması gerekmekte.
2023 yılı nüfus verilerine göre nüfusu yaklaşık 4 milyon 479 bin 525’e ulaşan İzmir’de, İZSU Genel Müdürlüğü tarafından atık su arıtma hizmetleri kapsamında 2022 yılında birisi fiziksel, 38 tanesi biyolojik, 6 tanesi doğal ve 25 tanesi de ileri biyolojik atık su arıtma yöntemi ile arıtma yapan ve günlük toplam kapasitesi 971.743,00 metreküp olan toplam 70 atık su arıtma tesisi faaliyet göstermiştir. Atık su arıtma tesislerinde arıtılan atık suyun yüzde 97’si ise Avrupa standartlarında işlem yapan ileri biyolojik atık su arıtma tesislerinde, kalan yaklaşık yüzde 3’ü biyolojik ve doğal arıtma tesislerinde arıtılmıştır.
İzmir halen, 25 ileri biyolojik atık su arıtma tesisi ile ülkemizde Avrupa standartlarında bu işlemi yapan en fazla tesise sahip kent olduğu gibi, aynı zamanda ülkemizde kişi başına Avrupa standartlarında en fazla atık su arıtımının gerçekleştirildiği bir kenttir.
Ülkemiz ve dünya açısından taşıdığı önem ve geleceğimizi birinci derecede ilgilendiren bir konu olması nedeniyle ilerleyen günlerde, aynı konu üzerinde kaynak ve verilere dayanarak konuyu irdelemeye devam edeceğim.