İnsan ve canlı yaşamının temel ihtiyacı, “Olmazsa olmazımız su” diye başladığım su konusunu inceleyen yazımın geçtiğimiz günlerde yayınlanan ikinci bölümünde yazımı “Çok daha geç olmadan, İzmir ve Ege özelinde, ülkemiz Türkiye genelinde kuraklığın geldiği boyutları göz önünde bulundurarak, hiç vakit kaybetmeden yaşamımız için en değerli varlık olan suyu tasarruflu ve verimli kullanmak ulusal yurttaşlık ödevimiz olmalıdır” demiştim.
Söz konusu yazımın önceki bölümünde olduğu gibi Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği İzmir Şubesi’nin 22 Mart 2024 Dünya Su Günü nedeniyle yayınladığı basın açıklaması için yaptığı, araştırma ve bunun sonucunda ortaya koyduğu bilimsel veriler ve sağladığı rakamlardan yararlanmayı sürdürüyorum.
Mevcut suyumuzu, olabildiğince tasarruflu kullanmak, bu konuda ivedilikle yapabileceğimiz ilk işlerden birisi.
Kentlerimizin alt yapı tesislerinde çok yüksek kayıp-kaçak oranları yüzünden suyun büyük bölümünü daha şebekedeyken, yani daha kullanıma girmeden kaybediyoruz. O nedenledir ki, temiz ve sağlıklı su gereksinimi için, kaynağından kullanım alanına kadar tüm alt yapıda kayıp-kaçak oranlarını en aza indirmek öncelikle bir zorunluluk.
Dolayısı ile sağlıklı kentleşme ve alt yapı yönetiminin, bu sürenin bir parçası olduğunu unutmamak, kentleşme politikalarını uygularken “Bu politikanın sadece yapı ve binalardan ibaret olduğu yanlış sanısından” vazgeçmek zorundayız.
TMMOB İzmir Şubesi’nin 2024 22 Mart’ında Dünya Su Günü nedeniyle yayınladığı basın açıklamasını ve bu açıklamada kullandığı verileri incelemeyi sürdürüyorum.
İçme Suyu Temin ve Dağıtım Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliği, “Büyükşehir ve belediyeleri, su kayıplarını 2023 yılına kadar en fazla yüzde 30, 2028 yılına kadar en fazla yüzde 25 düzeyine, diğer belediyeler su kayıplarını 2023 yılına kadar en fazla yüzde 35, 2028 yılına kadar en fazla yüzde 30, 2033 yılına kadarsa en çok yüzde 25 düzeyine indirmekle yükümlüdürler” diyor.
O nedenle bu kapsamda mevcut belediyeler, bölgesel izleme, değerlendirme, basınç regülasyonu ve yüzeye çıkmayan borulardaki arızaların saptanarak giderilmesine dönük çalışmaları yürütmekte.
İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) 2022 yılı faaliyet raporlarına bir göz atıyorum. Söz konusu kurumun 2022 faaliyet raporu, metropol ilçeler için kayıp-kaçak oranının yüzde 27.95 oranında olduğunu paylaşıyor.
En son paylaşılan su kayıpları 2021 rakamları ise kayıp kaçak oranı yüzde 30’un üzerinde olan metropol dışında kalan ilçelerle ilgili çalışmaların tamamlanarak ulaşılması hedeflenen oranlara varılması gereğini zorunlu kılmakta.
Hali hazırda su stresi yaşayan ve bu hızla suda savurganlığa, müsrifliğe, bizi ve tüm canlıları can alıcı şekilde ilgilendiren bu yaşamsal konuda vurdumduymazlığa devam ettiğimiz sürece 2030’a geldiğimizde “Su fakiri” ülkeler sınıfına dahil olacağımız gerçeğini, elimizdeki mevcut veri ve doneler bize dayattığına göre, yerel ve merkezi yönetim anlamında bu süreçte, bireysel kullanımlara yönelik tasarruf çağrısı ile birlikte suyun temini ve iletilmesi sürecinde kayıp-kaçak oranlarının azaltılması, arıtılmış atık suların yeniden kullanımı, kentin su kaynaklarının yönetilmesi, korunması ve alternatif kaynakların değerlendirilmesi, uzun vadeli koruma çalışmalarının yürütülmesi için birlikte çalışılması şart.
Dirençli kentler oluşturmak için, kentte mevcut risklerin saptanması, alt yapı eksikliklerinin giderilerek gelecekte yaşayabileceğimiz olası afetlerin sosyal, ekonomik, teknik sistemler ve alt yapılara verebileceği zararlardan korunabilecek kapasitenin geliştirilmesi gerekli. O nedenle kentlerin dirençli kent olabilmeleri için çevreyi ilgilendiren riskleri belirleyerek doğru ve etkin bir çevresel alt yapı ve çevre yönetiminin hayata geçirilmesi yaşamsal önemde.
İzmir’e içme, kullanma ve tarımsal sulama anlamında su sağlayan İzmir ve çevre barajlarının doluluk oranlarına bakarak yaptığım tahlilde, “Ülke olarak son on yılların en kurak kışlarından birisini yaşadığımız” bugünlerde, bu saptamayı yaptıktan sonra konunun önemine istinaden bir sonraki yazımda suda verimli kullanım ve azami tasarruf adına yapılabilecekleri, alınabilecek önlemleri, yurttaş olarak üzerimize düşen ödevleri, eldeki veri ve kaynaklardan yararlanarak irdelemeyi sürdüreceğim.
Yaşamımızın vazgeçilmezi su-3
Emin Varol
Yorumlar