Ülkemizde iş kazaları, dolayısıyla iş cinayetleri konusunu incelemeye ve bu konu üzerinde görüş oluşturmaya devam ediyorum. Çünkü bu konu, ülkemizin sürekli kanayan bir yarası.
Birkaç ay önceki yazımın ikinci bölümünde genç jenerasyon gazeteci arkadaşım, Yeni Bakış Gazetesi internet gazetesi www.yenibakishaber.com’un Haber Müdürü Özge Uğulu’nun hazırladığı eserden ”Bireysel Görünen Kolektif Mesele İş Cinayetleri” başlıklı, iş kazalarını inceleyerek bazı sonuçlar elde eden, yarışmaya konu olmuş eserinden yararlanarak, alıntılar yaparak, kendime konu ile ilgili yol açıyorum.
Yazımın sonunda “İş cinayetlerinin bir numaralı nedeni trafik ve servis kazaları demiştim. 2022 yılını, iş cinayetlerini şehirler bağlamında incelemiş, 51 yıllık gazetecilik meslek yaşamımın bana kazandırdıklarının da yardımıyla geriye dönüp ardıma bakarken 2022 yılını iş kazaları-iş cinayetleri bağlamında yeniden değerlendiriyorum.
Konuyu incelediğimde eserin sahibi gazeteci arkadaşım Özge Uğulu’nun, İstanbul’da 256, İzmir’de 87, Bursa’da 64, Antalya’da 59, Muğla’da 57, Kocaeli’nde ise en az 55 kişinin yaşamını yitirdiğine vurgu yaptığını görüyorum.
2022 yılını ülke genelinde inceleyen eserin sahibi Özge Uğulu, “Gemi söküm, demir çelik, petro-kimya, enerji, liman işletmeciliği, LNG gibi sektörlerin yoğunluk kazandığı Aliağa ilçesindeki kuruluşlar, ekonomik büyüklüğü ile Türkiye’nin ilk 100 şirketi arasında yer alıyor.
Ancak, gözlemliyoruz ki, son derece güvensiz mevcut çalışma koşulları iş cinayetlerini de beraberinde getiriyor. Sektörel açıdan incelendiğinde ise gemi söküm, demir-çelik, petro kimya, liman işletmeciliği, enerji, LNG gibi sektörlerin ilçede yoğunluk kazandığını görüyoruz.
İSİG Meclisi verileri bize gösteriyor ki, Aliağa’da, 2013 yılından 2022 yılının ilk 6 ayına kadar olan bölümünde, en az 97 işçi yaşamını yitirmiş.
İş cinayetlerinin yüzde 28’i gemi sökümünde, yüzde 27’si metalde gerçekleşti. Yani bu demek oluyor ki, işçi ölümlerinin yarıdan fazlası bu iki sektörde. Yaralanmaların ve ölümlerin nedenlerinin de ezilme, patlama, yangın ve yüksekten düşme olduğu işçi ölümlerinin yarıdan fazlası bu iki sektörde.
Aliağa’da iş cinayetlerinin yıllara göre dağılımına bakıyorum, 2013 yılında en az 7 işçi, 2014 yılında en az 3 işçi, 2015 yılında en az 7 işçi, 2016 yılında en az 14 işçi, 2017 yılında en az 15 işçi, 2018’de en az 14 kişi, 2019’da en az 7 işçi, 2020’de en az 14 işçi, 2021’de 11 işçi ve 2022 yılının ilk altı ayında en az 5 işçi yaşamını yitirdi.
Aynı Aliağa’da, yani aynı bölgede yukarıdaki ay ve yıllar arasındaki iş cinayetlerinin istihdam şekillerine göre dağılımını incelemeyi sürdürdüğümde görüyorum ki; 94 ücretli (İşçi ve memur) ve kendi nam ve hesabına çalışan (1 çiftçi ve 2 esnaf) yaşamını yitirmiş.
Yani bu durum bize gösteriyor ki; adını iş kazaları diyerek nitelendirdiğimiz aslında birer iş cinayeti olan olaylarda yaşamlarını yitirenlerin yüzde 97’sini ücretliler, yüzde 3’ünü ise kendi nam ve hesabına çalışanlar oluşturuyor.
Gazeteci arkadaşım Özge Uğulu’nun “Bireysel Görünen Kolektif Mesele İş Cinayetleri” adlı, İSİG Meclisi verilerini, rakamları konuşturarak vardığı sonuçlar, acı ve kara gerçeği bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor.
Bir sonraki yazımda, yukarıda yazdığım bu yaşamsal ve yakıcı sonucu inceleyip işleyerek “İş kazalarının, dolayısıyla iş cinayetlerinin” nedenlerini ve yarattığı kişisel ve toplumsal sonuçlarını irdelemeye devam edeceğim.