Bizim basınımızda olmayan bazı ilginç olayları yazmaya çalışacağım bugünkü yazımda. Bunlardan birisi, ABD Hükümeti’nin Çin’de bulunan Amerikalılara getirdiği ilginç yasak, ondan bahsedeceğim.
ABD makamları, Çin'deki Amerikan hükümet çalışanları ve aile üyelerinin Çin vatandaşlarıyla romantik veya cinsel ilişkide olmasını yasakladı. Bu, Soğuk Savaş'tan bu yana görülmemiş, benzersiz olay olarak görülmekte. "Yakın birinci seviye temaslar"a yönelik böyle bir yasağın deneme versiyonu, bu yılın ocak ayında emekli Büyükelçi Nicholas Burns tarafından gündeme getirilmişti. O dönemde yasak sadece Amerikan diplomatik temsilciliklerindeki Çinli güvenlik görevlilerine uygulanıyordu. Ve bunlar sadece Pekin'deki büyükelçilik değil, aynı zamanda Guangzhou, Wuhan, Shenyang, Şanghay ve Hong Kong'daki konsolosluklardı. Şimdi Büyükelçi Burns'ın girişimi Washington'da yaratıcı şekilde gelişti. Hatta nasıl davranılacağına dair mekanizma ve algoritma bile icat edilmiş durumda. Bir Amerikan hükümet çalışanı bir Çin vatandaşıyla romantik veya başka ilişkideyse, Dışişleri Bakanlığı Komitesi’nce değerlendirilmek üzere özel başvuruda bulunmalı. Yerel parti komitesi, yani Dışişleri Bakanlığı bu talebi reddederse, o zaman Amerikalı vatandaş Çinli kadın/erkekle ilişkisini kesmek veya memuriyetteki işine veda etmek zorunda kalacaktır.
Bu arada, Dışişleri Bakanlığı romantik ilişkilerin kesin bir tanımını yapsaydı, bu yalnızca diplomasi ve hukuk alanında değil, psikolojik olarak da bu atılımın çok geniş kapsamlı sonuçları olurdu; hatta tüm Hollywood romantik komedi türünü yeniden biçimlendirmeye varabilirdi. Ancak Çin’le dost olan Amerikan hükümet yetkililerinin talepleri, Dışişleri Bakanlığı'nın oluşturduğu komisyon tarafından değerlendirilecek. Gelişmiş sosyalizm dönemindeki Sovyet düzenini hatırlayanlar, Amerikalıların bir kez daha tekerleği nasıl yeniden icat ettiğine ancak sessizce gülebilirler.
Ama gülmeyi bir kenara bırakırsak, yaşananların trajikomik görünmesine rağmen, bu, devrim niteliğinde bir olaydır. Daha önce, Sovyetler Birliği'ndeki Amerikan diplomatik misyonlarında çalışanlar için yerel halkla "birinci tür yakın temas" yasağı ancak 1970'li yıllarda getirilmişti. Bu durum, SSCB KGB'sinin yabancı elçilik çalışanlarını sahte kızlar ve bazen de erkekler kullanarak işe alma operasyonları olan sözde bal tuzaklarının patlayıcı büyümesiyle bağlantılıydı.
İkincisi ve bu çok daha önemli, Dışişleri Bakanlığı, büyükelçinin kendi kendine dayattığı direktifi onaylayarak ve genişleterek, esasen Washington'un Çin'i artık soğuk savaş döneminde Sovyetler Birliği'nin olduğu düzeyde önemli bir düşman olarak gördüğünü teyit etti. Bir sonraki adım, Çin'deki Amerikan diplomatik misyonları için sözde Moskova kurallarının yürürlüğe girmesi olacak: her türlü izinsiz temasın yasaklanması, hareket, yazışma ve kültürel etkinliklerde kendi kendine kısıtlamalar. Yani Washington ile Pekin arasındaki karşıtlık giderek ekonomik alandan, özel hayat da dâhil olmak üzere kamusal ve diplomatik yaşamın diğer alanlarına kayıyor. Elbette bu henüz tam anlamıyla bir soğuk savaş değil. Oysa iki büyük güç arasında böyle bir çatışma aşaması, ilk bakışta sadece anekdot gibi görünen kısıtlamalarla başlıyor.
**
Trump'ın 75 ülkeye yönelik önemli gümrük vergilerini 90 gün ertelemesinin ardından petrol fiyatları ve piyasalar yükseldi. Ancak sadece yüzde birkaç artış oldu ve Trump'ın ticaret savaşının başlamasından bu yana fiyatlar yılın ilk aylarına kıyasla yüzde 10-15'ten fazla düştü. Petrol, kayıplarını telafi edemiyor. Hem uzmanlar hem de ABD Enerji Bakanlığı, kara altına ilişkin yıllık tahminlerini düşürüyor. Zira ABD'nin Çin ile olan ticaret savaşı donmadığı gibi daha da tırmandı. Ülkeler birbirlerine uyguladıkları gümrük vergilerini yüzde 125'e çıkardı ve bu da dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki neredeyse tüm ticareti fiilen durdurdu. Çin Ticaret Bakanı Wang Wentao, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Genel Direktörü Ngozi Okonjo-Iweala ile yaptığı görüşmede, ABD'nin "karşılıklı" tarifelerinin gelişmekte olan ülkelere büyük zarar vereceğini ve insani bir krize yol açabileceğini söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ticaret savaşlarının tüm dünyada yankı bulacağını, "büyük kasırgaya" yol açacağını ifade ederek "Kökleşmiş küresel sistem temellerinden çatlıyor. Korumacı yapının büyüdüğünü görüyoruz. Hemen hemen her yerde devletler, toplumu ve ekonomiyi güçlendirmeyi amaçlayan politikalar geliştiriyor. Uluslararası politikadaki tüm katılımcılar yeni bir arayışta. Ticaret savaşlarının sonuçları olacağı açık. Büyük küçük herkesi etkileyecek güçlü bir kasırganın geldiğini söylemek abartı olmaz," dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, alınan tedbirler ve uygulanan ekonomik program sayesinde ticaret savaşlarının Türkiye'yi daha az etkilemesini beklediklerini söyledi.
"Uluslararası ticaret savaşları son hafta yeni boyut kazandı. Sermaye piyasalarındaki 'deprem'in etkileri yatışmadı. Bazı büyük ekonomilerin resesyona girme olasılığı yüksek. Ekonomide güçlü bir ekip kurduk. Ekonomik sorunları çözecek ve bizi şoklara karşı dayanıklı kılacak program uyguluyoruz. Dünyada büyük belirsizlik var, ancak Türkiye'nin güçlü bir ekonomik programı var. Ticarette, üretimde ve ihracatta olumsuz bir durum beklemiyoruz. Düşük gümrük tarifesi uygulayan ülkeler olduğumuz için dönemi daha rahat atlatacağız. İş dünyamız sakin olsun, vatandaşlarımız yüreği huzur içinde olsun” dedi Cumhurbaşkanımız Erdoğan.