1-) Gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirim döngüsüne başlamasıyla küresel büyümeye yönelik beklentiler kademeli olarak iyileşirken, gelişmekte olan ülkelerde parasal sıkılığın seyrine bağlı olarak ekonomik büyüme patikalarındaki belirsizlik devam etmektedir. Jeopolitik riskler kaynaklı küresel belirsizlikler, tahvil getirilerindeki seyir ve büyüme görünümüne ilişkin beklentiler risk iştahını ve gelişmekte olan ülkelere yönelik fon akımlarını etkilemektedir.
2-) İç talepteki dengelenmenin etkisiyle dış ticaret açığı azalırken, hizmetler dengesindeki olumlu görünüm ile birlikte cari işlemler açığındaki iyileşme korunmuştur. Cari işlemler açığındaki azalmanın yanı sıra portföy yatırımları ve yurt dışından temin edilen finansmanın artması uluslararası rezervleri desteklemiştir. Tüketici enflasyonu, temel mal enflasyonundaki düzelmenin de etkisiyle gerileme yaşarken son aylarda gıda enflasyonunda artış görülmüştür.
3-) Sıkı para politikası duruşu ve finansal koşullardaki sıkılığı destekleyen makro ihtiyati çerçeve, ticari kredi büyümesinin ılımlı bir patikada hareket etmesinde etkili olmuştur. TL ticari kredi faizlerinin mevcut seviyesi, finansal koşullarda sıkılığın devam ettiğini ima etmektedir. Ticari kredilerde azami erken kapama ücretlerinde yapılan değişiklik ve enflasyon beklentilerindeki iyileşme ile uzun vadeli TL ticari kredi finansman maliyetlerinde düşüş eğilimi gözlenmektedir. Bu eğilimin önümüzdeki dönemde de devam edebileceği öngörülmektedir. YP kredilere uygulanan büyüme kısıtının temmuz ayında daha bağlayıcı hale getirilmesi ile YP kredi büyümesi de TL ticari kredi büyümesine yakınsamıştır.
4-) Bireysel kredilerin iç talepteki dengelenmeyi destekleyecek bir hızda seyretmesi önem taşımaktadır. Sıkı para politikası duruşunun korunması ve tamamlayıcı makro ihtiyati tedbirler ile bireysel kredi büyümesi, 2024 yılının ikinci çeyreğinde belirgin yavaşlamıştır. Yılın üçüncü çeyreğinde eğitim harcamaları kaynaklı bir miktar artan bireysel kredi kartı (BKK) bakiye büyümesinin son çeyrekte tekrar ılımlı bir patikaya döndüğü görülmektedir. Gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYİH) oranı düşük seviyelere gerileyen konut kredileri, konut kredisi faiz oranlarının yüksek seyrine ve kredi/değer oranlarına ilişkin sıkı makro ihtiyati tedbirlere rağmen son dönemde bir miktar artış kaydetmiştir.
5-) Reel sektörün karşılıksız çek ve protestolu senet oranlarında bir miktar artış görülmekle birlikte bu oranlar tarihsel ortalamalarının belirgin altındadır. Diğer yandan, ticari kredilerde TGA oranındaki artış oldukça sınırlıdır. Reel sektör firmalarının gecikmedeki banka kredileri büyük ölçüde TGA’ya dönüşmeden yasal süre içerisinde ödenmektedir. Bankaların ihtiyatlı bir yaklaşım ile ayırdıkları yüksek karşılıklar, aktif kalitesi kaynaklı risklere karşı önemli bir tampon görevi görmekte ve banka bilançolarını desteklemektedir.
6-) Bankaların kâr yaratımı, sermaye benzeri borçlanma imkânları ve bireysel kredi risk ağırlıklarının Basel standartlarıyla uyumlu seviyelere getirilmesinin etkisiyle sermaye oranları yükselmiştir. Fazla sermayelerin varlığının yanı sıra ihtiyati olarak ayrılan serbest karşılıklar, bankaların olası zarar karşılama kapasitesini güçlendirmektedir.
7-) Para politikasındaki sıkı duruş ve makroihtiyati politika çerçevesi net faiz gelirlerini sınırlandırmaktadır. Diğer yandan ücret, komisyon ve bankacılık hizmet gelirleri kaynaklı güçlü gelir yaratımı ile kredi riski maliyetindeki ılımlı seyir kârlılık görünümünü desteklemektedir.
8-) Kredi ve menkul kıymetlerin ortalama kalan vadesinde görülen gerileme, faiz riskinin yönetilebilir seviyede kalmasına katkı vermiştir. Bankalar olası faiz şoklarına karşı düzenleme sınırlarıyla uyumlu bir risk görünümüne ve bilanço yapısına sahip olmayı sürdürmektedir. Bankacılık sektörünün yabancı para pozisyonu düşük seviyelerdeki seyrini sürdürerek yasal sınırlar içerisinde kalmaya devam etmektedir.
9-) Küresel piyasalardaki yüksek oynaklıklara ve jeopolitik risklere rağmen yabancı yatırımcıların Türk bankalarının borçlanma enstrümanlarına yüksek ilgisi devam etmiştir. Bankaların yurt dışı kaynaklı orta ve uzun vadeli borç yenileme oranlarında yükseliş gözlenirken, dış borç yenileme oranı yüzde 110 seviyesinin üzerinde seyretmektedir. Bankaların yurt dışından sağladığı fonlamanın vadesi de uzarken, dış fonlama kalitesi iyileşmektedir.
10-) Parasal koşullardaki sıkılık, makroihtiyati düzenlemeler, kur beklentilerindeki iyileşme ve Hazine’nin KKM hesaplarına yönelik yaptığı vergi düzenlemeleri TL mevduat payındaki istikrarlı artışın devamını sağlarken, kur korumalı mevduat (KKM) payı yüzde 7’nin altına gerilemiştir. Mudilerin mevduat tercihleri, TCMB’nin döviz işlemleri ve Hazine hesabındaki hareketleri kaynaklı olarak sistemdeki TL likidite fazlası artmıştır. Sistemdeki TL likidite fazlası, zorunlu karşılıklar, depo ihaleleri ve TCMB tarafından atılan ilave adımlarla etkin bir şekilde yönetilmektedir.