Ebedi varlıklar barışın çocukları olduğu için varoluşun mutlak kaynağından gelirler. Tüm varoluşun kaynağı olan mutlak kaynak vardır, başka kaynak yoktur.
Mutlak barışa erişen birey kendine yeterli olur, çünkü o mutlak kaynak gibi kendine yeterlidir. Mutlak barışın göstergesi bireyin aydınlanmış ve savaştan arınmış olmasıdır. Mutlak barışa erişmiş birey herkesi sever ama sevilme ihtiyacı duymaz. Tek başınadır ama aynı anda büyük kalabalıklar içindedir. O, savaş dolu dünyada yaşar ama savaş onun içine işlemez.
O, barış için yürür ama bir yere ulaşma amacı yoktur, çünkü zaten barışa ulaşmıştır. Dünyevi istekleri olmamasına rağmen sürekli barış için çalışmaya devam eder.
Yeryüzünde savaşların bitmesi ve mutlak barışın ortaya çıkması bir ütopya gibi görünse de barışa ermiş insan gece gündüz bu ütopik amaç için çalışıp bunu hayata geçirmek için didinir. Onun yaptığı şey dünyada olmak ama dünyadan olmamak, barışı seçmek ama seçimsiz olmak, yani savaştan nefret etmeden, savaşla savaşmadan barış için çalışmaktır. Yani birey hiçbir şeyi reddetmez, seçim yapmaz, seçimsiz farkındalıkla her şeyi kucaklarsa nihai barış ile bütünleşir.
Savaş barışın içinde eriyince, savaş ile barış bir olunca mutlak barış meydana gelir. Bu yalnızca tekâmül sayesinde olur. Birey bu iki uç noktayı yani savaş ve barışın birleşmesini tekâmül aracılığı ile sağlayınca yeni bir oluşum ortaya çıkar; mutlak barış!
Bireyler, tekâmül sanatı değişim programı sayesinde ebedi özünde hep aradığı mutlak barışa ulaşabilir. Dünya Değişim Akademisi “Tekâmül Sanatı” değişim programı sayesinde özümüzdeki mutlak barışa ulaşarak kökten bir değişim ve dönüşüm yaşayabiliriz. Yeni yılda barışa ermiş bireyler artsın ve dünyamız barış içinde olsun.
Kendini değiştir dünyan değişsin, dünyanı değiştir dünya değişsin!