2025 yılı Devlet aklı yılı oldu. Bilmemkaçbinyıllık Devlet aklı, en demokratik, en Barış yanlısı, en güzel, en ele avuca sığmaz, en bissürübissürübişiler işte... Sonunda faşistler el ele verdi, anlamının içini boşalttıkları barış ve demokrasi kavramlarını gözümüze soka soka yeni bir çözüm sürecini başımıza çalıyorlar. Birileri gidiyor katilleri beyefendi diye süsleyip püslüyor, birileri içten içe içini yese de Devlet aklı diyor, sen bölücüsün diyor (burada kahkaha efekti var), beka diyor, bölünmez bütünlük, kardeşlik, zırvalık diyor... Herkesin başına sayın ifadesi geliyor sonra, sayın Cumhurbaşkanım diyen sayın Abdullah Öcalan'ı arkasına yapıştırıyor sonra durmuyor tabii, sayın Devlet Bahçeli diyor, e yeter mi yetmez, sayın Özgür Özel diyor...
Mesele yanlışa yanlış ya da doğruya doğru demek değil artık. Mesele dört yanımızı saran yalancıların bunu büyük bir ustalıkla yapmaları. Dış siyaseti; ben tek siz hepiniz mantığıyla ilerlettiğini gösterip 'Don't be fool'a şapka indirenler, yanı başında ölümü gösterip sıtmaya razı edenler yürütürken içeride de inanılmaz bir 1984 uyarlaması yönetiyor.
Mesela şimdi biz en büyük bölücüyüz, Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasını düşünmüyoruz, bilmemkaçbinyıllık Devlet aklı dün kara dediğine bugün ak diyebilir çünkü öyle işte... Belki de yıllar önce muhtar bile olamaz denilenlerin ulu demokrasi sayesinde bir yüzükten fazlasını indiregandi edebilmiş olması, onun muhtar bile olamayacağı gerçeğini bir saniye bile değiştirmedi. Elinde iple şov yapanların tek derdi ipiyle kuşağıydı ama keskin inançlılarının gözü hep kördü.
Sıra nedamet gösterenlerde mi olacak? Sıra ağlayıp yalananlara mı gelecek? Yine yakılanlar, sesini çıkarmayanlar mı olacak? Sizin aklınız size, bizim aklımız da size diyen riyakarlar 2053 ve yetmez ama 2071 hedefleriyle kültürel yozlaşmayı daha da mı şahlandıracak?