İzmir’de CHP’li belediyeler zorda. Bir yandan Sosyal Güvenlik Kurumu borcu nedeniyle belediye gelirlerinin kaynağından kesilmesi, öte yandan ise sendikalar CHP’li belediye başkanları ile uğraşmakta.
Önce şunu belirteyim, İzmir’de Cemil Tugay’dan önce Büyükşehir Belediye Başkanı olan Tunç Soyer başta olmak üzere birçok belediye başkanı, ilçe belediyeleri başta olmak üzere birçok vasıfsız işçiyi belediyelere yerleştirdi. Evet, bunların çoğu sendikalı olarak belediyelerden maaş almaktalar.
İzmir’deki tüm ilçe belediyeleri, aşırı personel yüksekliği karşısında halka hizmet verememekte. İşçiye maaş mı ödeyeyim, yoksa halka hizmet mi edeyim düşüncesindeler.
İzmir, Konak, Buca, Karabağlar, Karşıyaka ve diğer ilçeler dahil olmak üzere bu belediyeler seçilerek geldikleri günden beri normal olarak halka hizmet verememekteler.
Bazıları belediye lokantası açmakla hizmet verdiklerini sanıyorlar. Ancak personelin maaşını nasıl ödeyeceğiz düşüncesi var kafalarında. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, sosyal güvenlik prim borçlarının ödenmesini isteyince, ödenmemesi sonucu da icralar gelmeye başlayınca CHP’li belediye başkanları ne yapacaklarını şaşırdılar.
Konak belediye Başkanı Nilüfer Çınar Mutlu, İzmir’in Konak ilçesinde seçildiği günden beri hangi yatırıma imza attı, bu da merak konusu? Bir kreş açmak ve ödül törenlerinde boy göstermekle bu işler olmuyor. Aynı durum CHP’li birçok belediye başkanında var. Buca Belediye Başkanı Görkem Duman da aynı durumda, çalıştırdığı personele esir vaziyette.
Kamu hizmeti yapan tüm kesimlerde, sendikaların, bu derece belediyelere ve işverenlere hakim olması yanlış! Belediyede çalışan her işçi ve memur kamuya hizmet etmek üzere görevlendirilmiştir ama bu bizde farklı bir biçimde ve yanlış uygulanıyor.
Sendikalar vasıtasıyla toplu sözleşme yaparak Türk halkının birçoğunun alamadığı maaşları alıyorlar, maaşları gecikince işi yavaşlatma eylemine gidiyorlar. Bunu geçtiğimiz günlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi çalışanlarında gördük.
Bu durum karşısında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı da zor durumda kaldı. Maaşların bir gün gecikmesi ile İzmir halkı perişan oldu ama sendikanın umurunda değil. İzmir halkı eziyet çeksin düşüncesinde sendika. Sendika başkanları ise işçilerden topladıkları aidatlarla krallar gibi yaşıyorlar. Bu durum dünyanın hiçbir yerinde yok.
Bu duruma bir an önce çözüm bulunması lazım. Şunu belirtmek isterim ki, sendikalar neredeyse İzmir’deki belediye başkanlarının üstünde istediklerini yaptırıyorlar.
Sendikalarla uğraşırken, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İZSU’ya, İzmir Körfezi’ni yeteri kadar temizlemediği, temizlenmesi için gerekli önlemleri almadığı için toplam 8 milyon 305 bin 811 lira ceza uyguladı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Körfez’i temizlemek için milyarlarca para harcarken bir de bakanlıktan ceza yiyor. Belediye Başkanı sendikalarla mı, taşeron işçilerin belediye personelliğine alınması için mi, yapılan eylemlerle mi, yoksa bakanlığın verdiği cezalarla mı uğraşsın? Bunu, okurlarımın takdirine bırakıyorum. Buna İzmir halkının karar vermesi lazım.
Gazze’de durum
Gazze’nin restorasyonunun 80-100 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor. Amerika’nın yeni Başkanı Trump buna katılmak istiyor, ya da en azından para konusunda yardımcı olmak amacında. Aslında Gazze’ye parayı Körfez’in zengin Arap ülkeleri ve Avrupa sağlayacak, ancak Trump mali katkı yapmamaya karar veriyor. Gazze’nin restorasyonunu beklemeden Filistinlilere nasıl yardım edeceğini düşünüyor!
Gazze’de evler yok, Filistinlilerin yerleşeceği bir konut da yok. Amerika’nın yeni Başkanı Trump’ı aldı bir düşünce. Trump’a göre Filistin halkını Ürdün ve Mısır’a yerleştirmek gerekiyor. Trump bu konuyu Ürdün Kralı Hüseyin’le görüşmüş ve Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile de görüşeceğini belirterek “Bazı Arap ülkeleri ile işbirliği yapmaya ve onların barış içinde yaşayabileceklerini düşündüğüm, başka bir konut inşa etmeyi tercih ederim” diyor. Evet, Gazze’deki moloz yığınlarının temizlenmesi yıllar alabilir.
Bu barınmanın geçici veya uzun vadeli olabileceğinden ve 1.5 milyon insandan bahsediyoruz. Gazze’de yaklaşık 2.3 milyon insan var, yani bu bölgede yaşayanların üçte ikisinden fazlasının yer değiştirmesinden bahsetmekteyiz geçici olmak üzere.
Bu yerlere yerleşen Filistinlilerin tekrar yerlerine dönmesine izin verilecek mi, bu da ayrı bir soru işareti olabilir.
Ürdün ve diğer Arap ülkelerine, Filistinlileri kabul etmeleri teklif edildi. Mısır’a ayrıca, Avrupa’ya olan milyarlarca dolarlık borcunun silinmesi ve ek yardım sözü de verildi. Ama bazı istekler Filistinliler için olmuyor, bazı Arap ülkeleri Filistinlileri istemiyor! Filistinliler de ülkelerini terk etmek istemiyorlar. Bunun sonuçlarını da önümüzdeki günlerde göreceğiz. Barış diyerek insanlığın ölmesine ve savaşlara son verilmesi temennimiz.