İnsanlık tarihini değiştiren bir kazı ile karşılaştık, Türkiye’de 1995 yılında.
“Göbekli Tepe”, yaklaşık 12 bin yıllık geçmişiyle insanlık tarihini değiştiren, yabancı ve Türk arkeologlar tarafından yapılan bir kazı.
Evet, bu kazı dünya tarihini de değiştirdi. Dünyanın şu ana kadar bilinen en eski, en büyük tapınma merkezi sayılan Göbekli Tepe, dinsel inanışın yerleşik yaşama geçişteki etkisini de kanıtlandı.
İnsanlık tarihinin bilmediğimiz bazı olayları bu kazı ile gün yüzüne çıktı diyebiliriz ama bu gerçekleri bazı bilim adamları mı yoksa devletler mi saklamaya çalışıyor?
Şanlıurfa’da 1995 yılından beri arkeolojik çalışmalar devam ediyor. İnşası Milattan önce 10.000 yılına uzanan Göbekli Tepe insanlık tarihindeki en eski ibadet merkezi olarak biliniyordu.
Mısır piramitleri 7.500 yıl, İngiltere’de bulunan Stonehenge 7.000 yıl, Göbekli Tepe hepsinden daha eski. İnşa edildikten sonra üstleri zaman içinde doğal olaylar nedeniyle üstleri kapanan bu tapınaklar yeniden gün ışığına çıkıyor.
Göbekli Tepe tarihsel açıdan en büyük arkeolojik keşiflerden biri olup Stonehenge ve Mısır piramitlerinden çok daha eski ve 11.000 yıldan fazlasını içeren bir zamana dayanmakta. Burada bulunan devasa sütunlar olağanüstü bir mühendislik yeteneğini sergilemekte. Burada şu soru aklınıza gelebilir, bu yapıları inşa edenler ne gibi özelliklere sahipti?
Göbekli Tepe arkeolojik bir alan değil, aynı zamanda eski insanların dehasına açılan bir pencere olarak görülüyor. Ama bu kazılar neden durduruldu?
Göbekli Tepe’ye yakın bir keşif daha var; Karahan Tepe, tarih öncesi dünya dışı bir uygarlık, bu da fark edilemeyen bir seviyede.
Arkeologların buldukları iskeletler ve lahitlerin içinde bulunan kafatasları karmaşık, kabartmalar dünya dışı iletişimi ve ileri medeniyetleri göstermekte.
Maya Medeniyeti’nin sırları da keşfediliyor. Maya şehrinde Palengue’de ortaya çıkan Büyük Pakal’ın lahdinin kapağı yıllarca araştırmacıları büyülemiş. Bazı teorisyenlerBurada bir figürün karmaşık oymaların bazı teorisyenler, uzay aracına pilotluk eden bir “Maya astronotu”nu tasvir ettiğini ve dünya dışı temas fikirlerini körüklediğini öne sürmekte.
Şimdi daha değişik bir bulguyu anlatmak isterim. Binlerce yıl yaşamış medeniyetler arasında binlerce kilometre uzağa rağmen (Amerika Kıtası’nın keşfedilmesinden önce) Asya ile Amerika kıtaları arasında dikkat çekici benzerlikler görülmekte tarihi kazılarda. Şöyle izah etmeye çalışayım; biri Mezopotamya’dan, diğeri ise Güney Amerika’daki Ekvador’dan. Yaklaşık aralarındaki mesafe 8.062 mil, bu tarihi figürlerdeki şaşırtıcı benzerlik arkeologları da şaşkına çevirdi. Bulunan figürler arasında benzerlik vardı, kadınların ellerindeki çantalarda olduğu gibi.
Bu bir tesadüf mü, yoksa eski uygarlıklar arasında ticaret, göç ve ortak düşünce mi, yoksa gizemli bir bağlantı mı var?
Hala bu soruların cevabını tam olarak alabilmiş değiliz.
Son bin yılların peygamberleri ise Orta Doğu’dan çıkmış. Bunların arasında Musa Peygamber, İsa Peygamber ve son olarak Hazreti Muhammed var.
Tarih şunu gösteriyor ki, bu peygamberlerden önce de din vardı, bunu Türklerin Şamanizm dini örneğinde, Maya arkeolojik kazılarında Maya diniyle ilgili ilgili elde edilen arkeolojik bulgularda olduğu gibi.
Tarihi nasıl sorgulayacağımızı bilemiyoruz, Göbekli Tepe gibi tarihi ve arkeolojik alanlardaki kazıların sonucu tam olarak açıklanmıyor. Tarih ve dünyanın nasıl geliştiği bazıları tarafından gizlenmeye çalışılıyor.
Bunları bizler göremesek dahi, önümüzdeki nesillerin görebileceğini sanıyorum.
***
Bu arada unutmadan: Tüm Türk Ulusu ve İslam Alemi’nin Miraç Kandili mübarek olsun.