Buca Belediyesi İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü Eğitim Şefliği Uzmanı Özlem Koç, kurduğu Edebiyat/Felsefe Kulübü ile çok güzel şeyler yapıyor, on beş günde bir konunun uzmanını Meclis Salonu’nda ağırlıyor, o uzman da bildiklerini izleyicilere aktarıyor.
Koç’un son konuğu Dokuz Eylül Üniversitesi Dilbilim Bölümü Öğretim Görevlisi Özgün Koşaner’di. Koşaner, “Yapay Zeka Zeki mi?” temalı sunumunda çok ilginç bilgiler aktardı.
Koşaner’e göre, yapay zekanın kökeni Antik Çağ’a kadar uzanıyor. Orta Çağ’da Decard kullanmış, onun yıllarında bir başkası mekanik bir ördek yapmış. İkinci Dünya Savaşı’nda İngilizler, Almanların şifreli kodlarını bu yolla çözmeye çalışmışlar. Ve 1956’da ilk defa ‘Yapay zeka” terimi kullanılıyor.
İlgi ile izlediğim sunumda öğrendiklerim şunlar:
.Yapay zeka, yaratıcılığa özendiriyor ama tembelliği de sevdiriyor.
.Bir dönem astronotlar sıkılmasın, onları eğlendirsin diye robot geliştirilmiş.
.1997’de IBM tarafından geliştirilen ve 200 milyon pozisyonu deneyecek kabiliyete sahip bilgisayar, bir oyunda dünya şampiyonu Garry Kasparov’u yenmeyi başardı.
.Yapay Zeka doğru bir tanım değil. Aslında verilerden bilgi üreten bir nesne.
.Yapay zeka yüzünden kendi elimizle düşman besliyoruz. Çevirmenler zor durumda.
.Yapay zekayı etik dışı kullanan baronlar var ve çok kazanıyorlar. New York Times’ın 100 yıllık arşivini çalmayı başardılar.
.Şizofrenliği de tutuyor. Asılsız kaynaklardan sözde bilgiler aktarabiliyor.
.Sağlık sektöründe çok kullanılıyor. Mesela bu sayede hastalığın aşaması ve ciddiyeti sorgulanabiliyor.
. Finans sektöründe, yine hisse senedi ve kripto tercihlerinde kullanılıyor.
.Bankalarda dolandırıcılığı önlüyor, sigortacılıkta riskleri belirliyor.
.Eğitimde henüz yaygınlaşmadı. Öğrencilerde biraz eğilim var ama öğretmenler hala çekiniyor.
.İnsanın yaşamını kolaylaştırması yine insanın elinde.
Tarım ve çevrede; yabani otlarla mücadelede kullanılıyor.
.İş dünyasında otomasyonu sağlıyor.
.’Çeviri sonrası düzeltmen’ adı altında geleceğin en önemli mesleklerinden birini ortaya çıkarıyor.
.Yapay zeka uygulamalarında elektrikte kullanım payı müthiş. Yüzde 20’yi geçiyor.
.Hızlı gelişiyor. Bu hız, her yıl 5-6 kata ulaşıyor.
Kadın ESHOT şoförünün marifeti
Bu köşemde; ESHOT’un kadın şoför istihdamına verdiği önemi sıkça övdüğümü hatırlıyorum.
Çünkü bu, İzmir’in kimliğine çok yakışan bir uygulama idi.
Ancak beni bu fikrimden caymaya zorlayan bir örnek yaşadım.
Tarih 19 Ocak 2025. Saat 12.20. Yer Buca İlçe Sağlık Müdürlüğü önü. İzmir yönünde giden 465 hatlı otobüs, burada bekleyen yolcuları almak için durdu. Otobüs kalabalıktı ve sıkıntı yaşanıyordu.
İşte tam o sırada otobüsün kadın şoförü kükremeye başladı. Binenlere alenen hakaret ediyor, onları küçümsüyor, “Mübarekler. Güzelim Eşrefpaşa Pazarı varken burada işiniz ne? Bu size müstahak “ diyordu.
Hakaretlerini sürdüren kadın şoföre tepki gösterenler oldu. Sonunda susmak zorunda kaldı.
Otobüs bir anda buz kesti. Mırıldanmalar başladı. Bu mırıldanmalarda Cemil Tugay’ın bile adı geçiyordu.
Tamam. Toplu taşımanın fıtratında sürücü ile yolcu arasında tartışmalar elbette var. Ama bilinsin ki, belediyelerin de vitrinleri bu alanlardır. Otobüsler, vapurlar, metrolar.
Kadın olsun, erkek olsun fark etmez.
Hadsize haddini bildirmezseniz tepenize çıkar.
Bu örneğin temelinde yaşanan cesaret, yarın neler yaptırmaz ki?
Bir araştırın, bulursunuz.
Ders alır mıyız?
Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Oteli yangını, iç turizmi nasıl etkiler, zamanla göreceğiz.
Böyle bir otelde görülen ihmallerin, diğerlerinde yaşanıp yaşanmayacağı şüphesi, tereddütler silsilesine yol açabilir.
Bence bunun yolu, turizm sezonu açılıncaya kadar sıkı bir denetim seferberliği ilan etmektir.
Denetimlerin sonucu halka anlatılmalı, eksikleri görülenlere ne gibi yaptırımlar uygulandığı bildirilmelidir.
Sektörün, bu yangına bağlı bir algı zaafı yaşaması, ülke yararına olmaz.