Son yıllarda yapay zekâ (AI) öyle bir ivme kazandı ki, adeta bilim kurgu senaryolarından fırlamış gibi. 2015'te “acaba bir gün bilgisayarlar insan gibi düşünebilir mi?” diye tartışırken, günümüz itibarıyla AI hukuk sınavlarında en zeki öğrencileri geride bırakıyor, yaratıcı yazılar kaleme alıyor ve hatta kendi başına kod yazıp hata düzeltebiliyor. Kısacası, bilişsel yeteneklerde adeta bir patlama yaşanıyor.

Ancak ne zaman iş robotlara gelse, manzara tamamen değişiyor. Bir yandan GPT-4 gibi devasa yapay zekâ modelleri soyut akıl yürütme konusunda olağanüstü ilerlerken, diğer yanda en gelişmiş insansı robotlar bile bir kapıyı açarken ter döküyor.

Peki, neden? Neden yapay zekâ bilişsel görevlerde insanı fersah fersah geride bırakırken, fiziksel beceriler konusunda hâlâ emekleme aşamasında? Bu sorunun cevabı hem basit hem karmaşık: fiziksel dünya, dijital dünyadan çok daha acımasız.

1980’lerde robotik araştırmacısı Hans Moravec’in tespit ettiği ilginç bir olgu var: Satranç oynamak, bilimsel makale yazmak ya da karmaşık bir bulmacayı çözmek gibi entelektüel görevler, bilgisayarlar için nispeten kolay. Ancak bir çocuğun bile farkında olmadan yaptığı yürümek, nesneleri kavramak, düşmeden hareket etmek gibi fiziksel işler, robotlar için inanılmaz derecede zor.

Bu yüzden, AI satrançta dünya şampiyonlarını yenebilir ama hâlâ bulaşık makinesine tabak yerleştirecek seviyeye gelememiştir. İnsan beyni milyonlarca yıl boyunca fiziksel dünyayla etkileşim içinde evrimleşti. Dokunma, denge, görme ve kas kontrolü gibi süreçleri bebeklikten itibaren öğreniyoruz. Ama bir robot? O, sıfırdan başlamalı ve bunu kusursuz bir hassasiyetle yapmalı.

AI’nin hızlı ilerleyişinin bir nedeni, internetten muazzam miktarda veri ile eğitilebilmesi. ChatGPT gibi modeller, milyarlarca kelimeyi okuyor ve buradan istatistiksel çıkarımlar yapıyor. Ancak bir robot için “deneyim” kazanmak o kadar kolay değil. İnternetten indirilip öğrenilebilecek bir fiziksel deneyim veri tabanı yok.

Düşünün ki, bir insansı robotun yürümeyi öğrenmesi için binlerce kez düşmesi, sonra da neden düştüğünü anlaması gerekiyor. Ancak her düşüş bir robot için ciddi bir mekanik hasar riski taşıyor. O yüzden bu öğrenme süreci, AI’daki kadar hızlı ilerleyemiyor.

Buna bir de donanım sınırlarını ekleyelim. Bir robotun insan gibi hareket edebilmesi için hafif, esnek ve güçlü malzemelere ihtiyacı var. Ancak bugünün robot teknolojisi hâlâ ağır hidrolikler, sınırlı hareket kabiliyeti ve düşük batarya ömrü gibi problemlerle boğuşuyor. Atlas, Tesla Optimus ya da Agility Robotics’in insansı robotları harika gösteriler sunabiliyor ama bir insanın doğallığında hareket edebilmeleri için daha kat edilecek çok yol var.

Bir başka büyük engel de dokunsal geri bildirim eksikliği. Biz bir nesneyi tutarken parmaklarımızın ucundaki milyonlarca sinir ucu sayesinde ne kadar kuvvet uygulayacağımızı anında ayarlayabiliyoruz. Robotlar ise ya bir şeyi gevşek tutup düşürüyor ya da fazla kuvvet uygulayıp eziyor. Günümüz robotlarının “hissetme” yetenekleri son derece sınırlı, bu da hassas işlerde başarısız olmalarına neden oluyor.

Meta ve Columbia Üniversitesi gibi araştırma merkezleri, robotlara dokunma hissi kazandıracak yeni sensörler geliştiriyor ama bu alanda insan seviyesine ulaşmak için önümüzde hâlâ uzun yıllar var.

Robotların fiziksel yeteneklerde ilerlemesi yavaş olabilir ama imkânsız değil. Bilişsel yapay zekânın robotik sistemlere entegre edilmesiyle, önümüzdeki yıllarda robotlar daha iyi görme, algılama ve karar verme yetenekleri kazanabilir. Google DeepMind, dil modellerini robot kontrolünde kullanarak onların çevreyle daha iyi etkileşim kurmasını sağlamak için çalışıyor. Belki de ilerleyen yıllarda bir robotun bizimle doğal bir şekilde yemek hazırladığına, temizlik yaptığına ve günlük hayatta çok daha fazla rol oynadığına şahit olacağız.

Ancak şu an için gerçek şu: Yapay zekâ hızla zihin açarken, robotlar fiziksel dünyada tökezlemeye devam ediyor. İnsan benzeri robotların geleceğini görmek için sabırsızlanıyoruz ama şimdilik, ChatGPT harika bir sohbet arkadaşı olabilir ama bulaşıklarınızı yıkamak için hâlâ insana ihtiyacınız var.