Trafikte sarı renkli araçlar görürüz. Üzerlerinde “Taksi” diye yazar.
Bunların sahipleri, oturdukları kentin Şoförler ve Otomobilciler Odası’na kayıtlıdır.
Aidat öderler, oda tarafından izlenirler, meslekleri ile ilgili bir suç işlediklerinde cezalandırılırlar.
Taksilerin plaka fiyatları yüksektir. 10 milyon liraya kadar yükselebilir.
Taksi sahipleri, vergi verirler, çalıştırdıkları şoförlerin sigortasını yatırırlar. Araçları belli bir yaşa gelince taksi vasfından çıkar.
Öbür yandan trafikte farklı renklerde araçlar görürüz. Taksi olduğuna dair herhangi bir işaret taşımazlar ama taksi hizmeti verirler. Pazarlıkla yolcu alırlar, hiçbir sorumlulukları yoktur.
Gerçek taksiciler bunlara “korsan” adını veriyorlar ve rızıklarına göz diktiklerinden şikayetçiler. Ancak onlar da kendilerine göre örgütlü. Yurt dışında nükleer enerji eğitimi görmüş olan Oğuz Alper Ökten, “Martı İleri Teknolojisi” adlı bir şirket kurarak bunları kanatları altına aldı. Şimdilik İstanbul, Ankara ve İzmir’de faaliyet gösteriyorlar ve sayıları 20 bini aşmış durumda. Her yerde telefon numaraları var ve kolayca ulaşılabiliyor.
Şoförler Odaları, bir süredir bunlarla hukuk mücadelesi veriyor. Palyatif önlemler onları tatmin etmiyor. Çünkü giderek sayıları artıyor ve güçleniyorlar.
İzmir Şoförler ve Otomobilciler Meslek Odası’nın çiçeği burnunda Başkanı Erkan Özkan da bu sorunu kucağında buldu. Bu sözde taksilerin hukuki hiçbir kimlikleri olmadığını, gerçek taksi emekçilerinin kazançlarına göz diktiğini söylüyor. İşi sıkı tutuyor ve “Taksici kardeşlerimizin haklarını savunmak bizim boynumuzun borcudur. Martı’lar, bu piyasadan silininceye kadar da mücadelemizi sürdüreceğiz” diye konuşuyor.
Kafalar iyice karıştı
Ani ve beklenmedik ölümler, giderek artıyor.
Nedeni tam anlamıyla anlaşılamayan bu ölümleri, çoğu kişi Covid salgınında kullanılan Alman aşılarına bağlıyor.
Çin aşıları onlara göre çok masum.
Branşı ne olursa olsun önüme gelen hekime soruyorum, “Hayır” diyorlar ve ekliyorlar:
“Bilimsel hiçbir kanıt ve belge yok. Aşılar insanı yaşatmak için üretilir.”
Peki bu kafa karışıklığı da neyin nesi?
Dünya Sağlık Örgütü, belli ki dünyayı paniğe sürüklememek için bazı bilgileri paylaşmıyor ya da böyle bir şey yok.
Var olan tek şey, Covid geçirenlerle ilgili. Cleveland Clinic ve Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden bilim insanlarının gerçekleştirdiği ve “Arteriosclerosis, Thrombosis and Vascular Biology” dergisinde yayınlanan araştırmalar, ‘Covid-19’un damar iç yüzeyini tahrip ederek damar sertliği, pıhtılaşma bozuklukları ve ritim düzensizliklerine yol açabileceğini’ gösteriyor. Bu durum, hastalığı geçiren kişilerde kalp krizi ve inme riskinin uzun vadede artmasına neden oluyor.
Aynı uzmanlar, normal hayatında kalp sorunu yaşamayan ama Covid-19’la tanışan bireylerin kontrollerinin aksatılmamasını, düzenli egzersiz yapmalarını, sigara ve alkolden uzak durmalarını da öneriyorlar.
Yani bir risk var ve bu özellikle Covid-19’a yakalananları ilgilendiriyor.
Aşılarla ilgili tartışmalar ise bir süre daha gündemde olacak gibi.
Tarihi kim yazıyor?
Tarih kitaplarında “Yakın Tarihimiz” diye bir bölüm vardı. Bu bölüm, uzun yıllardır güncellenmiyor.
Şimdilerde eğer güncellenme ihtiyacı doğarsa nasıl bilgiler yer alacak, doğrusu merak ediyoruz.
Bu bölümde Altılı Masa hikayesi yer alacak mı, Türkiye’nin Suriye politikası ve göçlere yer verilecek mi, emekli aylıkları anlatılacak mı?
Hapse atılan gazetecilerden, parti genel başkanlarından, şaibeli olduğu iddia edilen yangınlardan söz edilecek mi?
En önemlisi Yakın Tarih bölümünde Bahçeli nasıl sunulacak?
Bu tarih inşallah güncellenir de aydınlanırız.