Ne zaman bir belayla karşılaşsak, ne zaman failini bildiğimiz halde bilmezden gelip onun suçunu “Dış güçler” diye bir sanal orduya yüklesek, sonuçta bir o kadar daha çözümsüzlüğün içine gömülüyoruz.

“Dış güçler” dediğimiz şey, bizi meraktan kurtaran, ama yine meraka sürükleyen çok bilinmeyenli bir denklemdir.

Kendi içimizde ürettiğimiz beceriksizlikleri ona yükleyince omuzumuzdan bir yükün kalktığı yalanını da yaşarız aynı anda.

Aslında “Dış güçler” diye bir kavram var. Ama o kavram, zırt pırt bizimle uğraşan bir güç değildir.

Bunalımlı dönemlerde ortaya çıkar ve rengini de belli eder. En tehlikelisi de budur ama bizim buna karşı geleneksel bir politikamız olmadığı için her seferinde sonucuna katlanırız.

Bahane diye kullandığımız dış güçlerle bunun alakası yoktur. Saf olmanın getirdiği refleksle hurafeler dizisi uydurup hemen her seferinde gerçekten uzaklaşıyoruz.

Bu ülkemin insanı, yağmur yağmayışını bile dış güçlere bağlamaktadır ve doğanın kanunlarını bir anda silip atabilmektedir.

Bu ülkemin insanı, başbakanları, cumhurbaşkanları bile dış güçlerin atadığına inanmaktadır.

Bu yüzden başımız dertten kurtulmamakta, talihimiz bize hiç gülmemektedir.

Zinanın suç sayılmamasının hikayesi

Zina, 1926 yılında kabul edilen Türk Ceza Kanunu’nda da açıkça belirtildiği gibi aileyi, evliliği, çocukları korumak amacıyla suç sayılmıştır.

Bu kanunun 440’ıncı maddesi kadınların, 441’inci maddesi de erkeklerin zina yapması halinde hapis cezasına çarptırılacaklarına hükmeder. Ne var ki, Çankırı Şabanözü Asliye Ceza Mahkemesi’nde  taraflardan biri bu yasanın Anayasa’nın 10’uncu maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek iptalini talep etmiştir. 23. 09. 1996’da Necmettin Erbakan’ın Başbakanlığı döneminde Anayasa Mahkemesi, 441’inci maddeyi iptal etti. 

1998’de de Torbalı Asliye Ceza Mahkemesi, 440’ın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. O da kabul edildi ve sadece zina değil fuhuş, fuhşa aracılık, ensest gibi şeyler suç olmaktan çıkarıldı.

Necmettin Erbakan’ın oğlu Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, 2023 seçimlerine “Zinayı yine suç sayacağız” sloganıyla katıldı ama başaramadı. Kanun yeni haliyle korunmaya devam etti.

Bu yüzden binalar da, zinalar da artmış oldu.

Öfke baldan tatlıdır

Televizyon ekranları, gazeteler her gün öfkesine hakim olamayanların haltlarla doluyor.

Kavgalar, bıçaklamalar, öldürmeler gırla.

Toplum olarak gerginiz ve bu gerginliğimiz her geçen gün biraz daha artıyor.

Direksiyon başına geçenlerin yüzde 90’ı psikoteknik engelini aşamaz durumda.

Cezaevleri, böyleleri ile dolu. 

Çaresiziz ve çözüm üretemiyoruz. Yasalar yetersiz, caydırıcılık yok.

Elhasıl, bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete…