İlki tepki projesiydi. Hükümete karşı siyasi partiler, CHP’nin çağrısına uyarak bu projeyi hayata geçirdiler. Ta ki, Meral Hanım mızıkçılık yapana kadar.
Sonuç tabii sıfır. Onca bir araya gelmek, onca bu bir araya gelmeye vakit ayırmak, onca demeç, onca haber, hepsi boşa gitti.
Şimdi yine bir tepki havası esiyor.
Mağdur olan İmamoğlu ve CHP ama, bütün siyasi yapılar ayakta. CHP’den daha çok tepki gösterenler var.
Tıpkı İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu gibi.
Dervişoğlu, “Demokrat, Cumhuriyetçi, Laik ve Atatürkçü bütün siyasi güçler, aynı çatı altında toplanmalıdır” diye bir çağrı yaptı. Bu çağrısını birkaç kez de tekrarladı.
Mesaj gönderdiği partiler sadece CHP değil. Yeniden refah, DEVA, Memleket, Gelecek, Saadet, Demokrat Parti.
Henüz onlardan ses çıkmadı ama Dervişoğlu’nun bunu Bayram’dan sonra daha çok dillendireceği ve bu kez, yeni bir altılı masa için öncülük edeceği konuşuluyor. Ve belki altılı masa, sekizli masaya dönüşecek. Laiklik konusundaki vurgusuna Yeniden Refah ve Saadet’in pek karşı çıkmayacağı da vurgulanıyor.
Böyle bir ihtimal hayata geçirildiğinde elbette erken seçim çağrısı da yapılacak ve Türkiye yeniden siyasi anlamda hareketli günler yaşamış olacak.
Yakışmıyor ama ne yapalım
İnternette sansür uygulanan ülkeleri sayıyordum:
Kuzey Kore, Irak, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Çin, Belarus, İran, Oman, Myanmer, Türkmenistan, Uganda ve TÜRKİYE.
Bütün bu ülkelerdeki tek sebep, siyasi savunma.
Eleştiri istemiyorlar, Haddin aşılmasına tahammülleri yok. Ve güllük gülistanlık bir paylaşım iklimini tercih ediyorlar.
Türkiye dışındaki tüm ülkelere, şöyle bir baktığımızda görürüz ki, hiç birinin demokratik bir yönetim sistemi yok.
Demokrasi ile yönetilmeye çalışılan tek ülke biziz ve ne yazık ki, sonuçta böyle bir listede yer alıyoruz.
Bu listede Küba yok, Orta Amerika’dan hiçbir ülke yok. Afrika’nın yüzde 90’ı sansürsüz internet kullanıyor.
Tamam, sosyal medyayı en çok kullanan biziz ve çok da hatalar yapıyoruz. Kusurlarımız var. Ama sansürü değil, otokontrolü hak ediyoruz ve bekliyoruz.
Bu nasıl olur?
Bilgilendirme ve ciddi uyarılarla.
Sonuç alınır mı?
Kısmen.
Ama zamanla insanımız, böyle bir kültürün yaptırımı olduğunun farkına vararak durması gereken yerde durur.
Ve bu listeden de bir gün çıkmış olur.
Korku dağları bekler
Puslu havalarda provokasyon hep olur.
“Sakın konuşma”, “Sakın yazma, yoksa içeri atarlar.”
İstedikleri, sindirilmiş, suskun bir toplum.
Bunlar kafa karıştırırlar, meydan kendilerine kalsın isterler, topluma biraz da hükmetme içgüdüsü yaşarlar ama her seferinde kendilerini ele verirler.
Bu ülke hepimizin. Aynı havayı soluyoruz ve başka Türkiye de yok.
Provokatörler, mesailerini boşa harcamasın. Herkes ne yaptığını biliyor.
Yapmaya devam etmeye de kararlı.