Kent lokantaları, bir CHP projesi.

Büyükşehir ve ilçe belediyeleri, olanakları varsa uyguluyor ve iyi de sonuç alıyorlar.

Muhalefet, bu uygulamayı eleştiriyor, esnafa darbe vurduğunu savunuyor.

Defalarca vurguladık; esnaf lokantalarında 300-400 liradan aşağı hesap ödemek imkansız. Bu ekonomik krizde kaç kişi gidiyor ki oraya? Kaldı ki esnaf lokantaları da, artan maliyetler karşısında uyguladıkları fiyat politikası yüzünden müşteri kaybı yaşamaktan şikayetçi.

Kent lokantalarında üç kap yemek 45 lira. 

Muhalefet diyor ki:

“Bu lokantalardan kuyumcular bile yemek yiyor.”

Bu lokantalarda yemek yiyecekler için bir sınırlama koyarsanız, sosyal belediyecilik yapmakla övünemezsiniz. Kuyumcu da ekonomik çıkarlarını korumak için oraya gidemez mi?

Kent lokantalarında kaliteli malzeme kullanılıyor, kaliteli yemekler üretiliyor ve bunların besleyici olmaları da gözetiliyor.

Üstelik belediyeler, belli bir para da aldıkları için bunlar için ayırdıkları kaynağı büyük tutmuyorlar.

Gelin, bu lokantalara iyi gözle bakalım. Orada kim yemek yiyorsa yesin, onlara kızmayalım.

Bu lokantaların sayısının çoğalmasını da özendirelim.

Beni kim oynayacak?

Bülent Ersoy’un hayatı film olacakmış. Bununla ilgili anlaşma geçenlerde imzalanmış. Hayırlı olsun.

Bülent Ersoy’u, sahneye çıktığı ilk yıllarda tanıdım. Babasını, annesini, sonra üvey babası Cahit Poyraz’ı da.

20 yaşlarında çita gibi bir delikanlıydı ve daha o yaşta İstanbul Konservatuarı’nda eğitmen olarak çalışıyordu.

Sesi ve icrası o kadar mükemmeldi ki…Daha o yıllar Zeki Müren’e sıkı bir rakip gibi anılmaya başlanmıştı.

Sonra bunalımlı yıllar başladı. Cinsel anlamda kimlik sorunu yaşıyordu ve bu süreçte basınla arasına uzun vadeli bir mesafe koydu. 12 Eylül’de İhtilal Hükümeti’nin ona sahneyi yasaklaması, bunalımını daha da tetiklemişti.

Bereket Özal onunla ilgili af çıkardı ve önünü açmış oldu.

Sonraki yılları Bülent Ersoy, yeni bir cinsel kimlikle çok iyi yönetti.

Diva oldu.

Ancak son zamanlarda onu anlamak ve çözmek çok zorlaştı. Giyimi, makyajı ile marjinal bir kimliğe bürünmüştü sanki. İzmir’de yaşayan en yakın arkadaşı Saadet Çam bile onu anlamakta ve çözmekte zorluk çektiğini söylüyor.

Filmini herkes gibi ben de merak ediyorum ama merak ettiğim bir başka şey de onun son zamanlardaki halini kimin oynayacağı.

Ve her kim oynayacaksa ona harcanan makyajı malzemesinin filmin maliyetini ne ölçüde etkileyeceği?

Çünkü herkes soruyor ama cevap alamıyor:

“Bu ne hal Bülent Hanım?”

Yetmez…

TV kanallarında gösterilen program, film ve dizilerden önce ekrana uyarıcı bilgiler gelir:

18 yaş altı için uygun değildir

Korku ve şiddet içerir

Uygunsuz sahneler içerir gibi…

Ancak sabah programlarına ve bazı dizilere farklı uyarılar uygulanmalı diye düşünüyorum.

Üç sevgilinin idare edildiği, kepazeliğin tavan yaptığı diziler, programlar var.

Bunlara şöyle uyarılar konması lazım:

“İğrençlik içerir”

“Mide bulandırır”

“Ruhunuzu karartır”

Ne dersiniz?