2023 yılında 10.’ su çekilen “Hızlı ve Öfkeli” filmi tüm dünyada gişe rekorları kırdı. Film o kadar beğeni aldı ki, seri haline geldi. Ünlü oyuncusu Paul Walker’ın elim bir trafik kazasında yaşamını yitirmesi sonucunda rol arkadaşlarının Walker’ın en değerli mirası olan kızını sahiplenmesi oyuncuların filme inanmışlığı gibi birçok etken filmi üst sıralara taşıdı. Gerek inanmışlık gerek çaba sonucunda başarı kaçınılmazdı. Çünkü film sadece bir film değildi, ekip baştan beri aile olmuştu. Ne demişlerdi ; "ikna edilmişlerle yola çıkılmaz! Yola, inanmışlarla çıkılır!". İnanmış olmanın başarısını yaşıyorlardı ve sanırım yaşamaya da devam edecekler.
Bu kadar ilginç olan ve dünya ülkelerinde mutluluk ve öfke endeksini ölçen iki parametre var. Mutluluğu ölçen; Birleşmiş Milletler Dünya Mutluluk Raporu ve Gallup'un Küresel Duygular Raporu…
Her yıl toplumların heyecanla beklediği rapor ülke insanlarının duygu durumlarını farklı değerlendirme süzgeçlerinden geçirerek sonuçları açıklıyor.
Bu iki çalışmanın açıklandığı sonuçlara göre Türkiye’de yaşayan insanlar mutsuz ve öfkeli…
Gallup’un 2024 Global Duygular Raporu’na göre Türkiye tüm dünyada pozitif duyguları en az deneyimleyen ülkelerin başında geliyor. 142 ülke arasında bir gün içinde pozitif bir duygu yaşayanların oranı en düşük olan 3 ülkeden biri Türkiye. Kuzey Kıbrıs ve Afganistan ile aynı yerdeyiz! 2013 yılında listenin ortalarındayken nasıl oldu da en mutsuzlar sıralamasında başı çektik? Dün ile bugün aynı değil, yarın ise belli değil, çünkü kimse rahat değil.
Rapor, Türkiye'nin genel mutluluk düzeyinin düşük olduğunu göstermektedir. Ayrıca raporda özellikle genç nüfus arasında mutsuzluk oranlarının daha yüksek olduğu belirtilmektedir. Bu durum, gençlerin ekonomik ve sosyal kaygılarının artmasıyla ilişkilendirilebilir. Türkiye'deki olumsuz duyguların yüksekliği, ekonomik belirsizlikler, geleceğe dair endişeler gibi faktörlerden kaynaklanmaktadır diye düşünüyorum.
Ayrıca, Birleşmiş Milletler destekli 2024 Dünya Mutluluk Raporu'nda Türkiye, 137 ülke arasında 98. sırada yer almıştır. Tahammülü az olan bir ülke olduğumuzun farkındayım. Affetmeyi hoş görmeyi bilmiyoruz. Haberlerde izlediğimiz sadece trafik yüzünden çıkan kavgalara bile baktığımızda öfkeli bir millet olduğumuzu fark edebiliriz. Ancak ve lakin mutsuz ve öfkeli bir millet olmak biraz yorucu olabilir.
Hepimizin malumu, "Hızlı ve Öfkeli" serisi çılgın arabaları, kopan lastikleri ve aile vurgusuyla gönüllerimizi fethetti. Ama durun bir dakika! Bu ülkede de öfkeli insanlarımız var, hem de arabasız öfkeliler. Yani Anadolu toprakları, resmen "Mutsuz ve Öfkeli" serisinin yaşanmayan bir devam filmi gibi...
Fast and Furious’da Vin Diesel’in "Benim için aile her şeydir" repliğine bizdeki cevap genelde şu:
“Aile değil, bu kira artışları dünyayı yaktı be abi!"
Gel gelelim, ülkemizin öfke seviyesine. Gallup raporlarına göre öfke, mutsuzluk ve stres oranlarında dünya sıralamasında üst sıralardayız. Hani şu sahnede Dom Toretto’nun direksiyon kırıp arabasının motorunu parçalaması gibi biz de her sabah otobüsün gelmemesine öyle öfkeleniyoruz ki, “Bu film nerede çekildi?” deseler, kesin İzmir’de otobüs durağı deriz.
İşin ironik kısmı, "Hızlı" tarafımızın pek bulunmaması. Trafikte, birisinin önünüze kırmasından tutun da özellikle kör noktada otoparkçının size şu klasiği yapmasına kadar: "Abi, iki dakka şuraya park et, sonra da çekersin." Ne "fast" var, ne "furious".
Ama öfkemiz büyük; çünkü bu topraklarda öfkenin bir nevi terapik bir etkisi var. Ekonomik krizler, politik belirsizlikler, trafik çilesi ve gelen faturalar karşısında çaresiz kalan bir halkın, "E ama böyle de olmaz ki!" diye söylenmesi, adeta bizim "Drift atma" sahnemiz.
Biz de aksiyonun önemli olduğu bir ülkedeyiz. Ama aksiyon arabada değil, pazarda yaşanıyor: "Domates 800 lira olur mu ya! Ben drift atmayayım da kim atsın?"
"Hızlı ve Öfkeli" ekibi belki yolların efendisiydi, ama biz mutsuz ve öfkeliler; çilekeş Anadolu insanı. Ve burada "aile" değil, öfke bizi hayatta tutuyor. Bu öfke çığırından çıktığında bir çay demlenir, kahve içilir, her şey unutulur gider.
Sonuçta biz, ne Vin Diesel’iz ne de Paul Walker. Ama o kadar öfkeliyiz ki, yakında belediye otobüsünde "NOS" tümlemesi kullanılırsa şaşırmayın! "Abi NOS yok mu bu otobüste, durağa yetişemiyoruz!"