Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, 4,5 yıllık hizmet döneminin değerlendirildiği bir basın buluşması gerçekleştirdi, genç gazetecilerin ustaca sorularına yine ustaca cevaplar verdi.

Ben, konuşmasından kısa notlar tuttum. İlginç bulduklarımı satır başları halinde sıralayayım:

.Kemer’de TCDDY’ye ait hangar binası, mimarlık müzesi olacak.

.Yağhaneler’de Jandarma İl Komutanlığı’nın bulunduğu yeri 15 milyon TL verdik, aldık. Bu yerle ilgili proje hazırladık ama asker bir türlü çıkmak istemiyor. Bugün-yarın diye bizi oyalıyorlar.

.İzmir’de 45-50 yıllık binalar var ve bunların deniz kenarında olanları demir korozyonuna uğramış durumda. Kentsel dönüşüm bizim en büyük hedefimiz.

.Konak’ta toplam 45-50 bin Roman yaşıyor. Onları hayata bağlamak için Ege Mahallesi’ne bir kültür merkezi yaptık, gençlerimizi uyuşturucudan uzak tutmaya kararlıyız.

.Beştepeler ve Gültepe’de kişi başına düşen yeşil alan 0.86 metrekare.

.İzmir’de tescilli 3343 tarihi bina var ve hepsini yarına taşımaya kararlıyız.

.Belediyeyi teslim alırken toplam 2017 çalışan vardı. Şimdi bu sayı 1938.

.Herkes belediyeleri iş kapısı gibi görüyor. Belediye’de iş isteyenlere ait 10 bin CV var.

.Bana o meşhur soruyu sormayın (Büyükşehir’e adaylığı ile ilgili). Konak için yapacak daha çok şeyimiz var.

.Yapmak istediklerimin ancak yarısını yaptım.

.Eski belediye başkanlarımızla görüşüyor, fikirlerini alıyorum.

.Kordon’da disiplinsizlik var. Çalı tipi uygulama gerekli.

.Kemal Kılıçdaroğlu’na vefa borcum var. Hep yanında oldum. Ahde vefalıyım. 

.Konak ilçesindeki Suriyeli mültecilerin sayısında azalma var.

.CHP’li seçmenin partimize bir küskünlüğü ve kırgınlığı var. Adayların erken açıklanması parti ile partili arasındaki bağı yeniden kurmamaya yarar.

.Kemeraltı Anayasası hazırlıyoruz.

Bir ESHOT şoförü daha

İstediğiniz kadar lüks otobüsler alın, istediğiniz kadar fiyakalı duraklar yapın, istediğiniz kadar fiyaka sergileyin; eğer vatandaşa dokunan bir sıcaklık sunmazsanız, hiçbir işe yaramaz.

Geçen hafta yayınladığım “Bir ESHOT şoförü” başlıklı yazımdan birkaç gün sonra bir okuyucum, tanık olduğu olayı aktardı.

Tarih 3 Ekim 2023 Salı. Saat 20.45. Yer Üçyol otobüs durakları ve o saatte kalkan 490 numaralı otobüs.

Şoför, yaşlı bir karı kocaya öyle bağırıyor, öyle ağır sözler sarf ediyor ki, izleyenler hayretler içinde kalıyor. Şoförün gergin hali nedeniyle de kimse müdahale etme cesaretini gösteremiyor.

İletilen bilgi bu.

Şoförlerin elbet yüzde 99’unu ayrı tutuyoruz. Ama geri kalanı için de kimse kusura bakmasın; farklı düşünüyoruz.

Yolcuya saygı, hele yaşlıya saygı, bizim geleneğimizde olması gereken bir şey. Bu kaba saba adamlar, hiç mi kontrolden geçmez, hiç mi onlara, sürdüğü aracın, kamuya ait bir araç olduğu hatırlatılmaz.

Bu disiplinsizlik, ne yazık ki, Aziz Kocaoğlu’nun bu güne sarkan bir mirasıdır ve yaşanan olayları umursamayan bir yönetici tipi oluşması da İzmir için büyük bir talihsizliktir.

Hamasi sözler

Her terör olayından sonra aynı cümle kurulur:
“Cezası en ağır şekilde verilecek, kanı yerde kalmayacaktır.”
Bu cümle, medyada öylesine ciddi ve etkili bir cümleymiş gibi sunulur ki, izahı mümkün değil.
Buna eskiler ‘hamaset siyaseti’ derler.
Taktik avutmaktır.
Özünde hiçbir eylem yoktur.
Milleti rahatlatmak için sarf edilmiştir.
Sıkıcı, hiçbir anlamı olmayan bu söylem tarzından vazgeçilmeli ve daha somut bir tarza yönelinmelidir.
“Yakaladık, ömür boyu ceza verdik” gibi.
Bir de ilgisiz adamların bu hamasi sözlerini ciddiye alarak yayınlamanın da hiçbir kıymet-i harbiyesi olmadığını bilelim, yeter.
 

Kadınlar erkeklere göre 5.5 yıl daha fazla yaşıyormuş. Benim eşim beni mevta edip maaşımı yeme hayalleri kuruyor. Meğer bir bildiği varmış kadının!

***

Artık seninle bir daha içmem. Dünya ahiret hacımsın!

***

Hep bir kızım olsun adını BİRGÜL koyayım derdi. Oğlu oldu. Adını VİRGÜL koydu!

***

İkide bir sözümü '' Lafını balla kestim '' diye kesen arkadaşıma '' Ben bal sevmem'' dedim!

***

Eeee kına fabrikam battı. Beni çekemeyenler bol bol kına yakabilirsiniz şimdi!