İsviçre, dünyanın en modern ülkeleri arasında yer alır. Özellikle yasa üretmede üstüne yoktur. Türkiye Cumhuriyeti, ceza ve medeni hukuk gibi pek çok konularda İsviçre’den yararlanmıştır.

Atatürk, Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra bu ülkeye hukukçuları göndermiş, o yasaların incelenip Türkiye’ye getirilmesini istemiştir.

Dor P H6 X0 A Ayzhp

Gelen bilgiler ilginçtir. Çünkü İsviçre’de daha o yıllarda kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmemiştir. Gazi, bunu kabul edemez. 5 Aralık 1934’te Millet Meclisi’nden kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanıyan kanunu çıkartır. Bir yıl sonra yapılan seçimlerde 399 milletvekilinden 17’si kadındır. Bir yıl sonra boşalan milletvekilinin yerine de bir kadın seçilerek sayı 18’e çıkar.

Satı Kadın (Hatı Çırpan) bunlardan birisidir. Merkep sırtında Meclis’e gelen bu kadın, daha o yıllarda Türk kadınının simgesi olur. Bugün haremlik-selamlık düzeninin inadına sürdürüldüğü, düğünlerde kız kıza dans edildiği bir coğrafyada yaşarken Satı Kadın’ı hep hatırlamalıyız.

Hatı Çırpan

Modern bildiğimiz İsviçre, kadınına seçme ve seçilme hakkını, bizden tam 32 yıl sonra yani 1967’de tanır. Bugün İsviçre kadın parlamenter sayısı açısından önlerde değil. Birinci Ruanda, ikinci Küba. Biz ise 117’nci sıradayız. Hem de 120 kadın milletvekilimiz olduğu halde.

Yani sonuç ne bize ne İsviçre’ye yar olmuş değil. Her ikimizin de dersine biraz daha çalışması lazım.

Bu ne cesaret

Konu, adliyeye intikal ettiği için isim vermek istemiyorum.

Kasım ayının ilk haftasında Bayraklı’da Folkart Merkez Binası’nın önünde, öğle tatilinde iş yerinden çıkıp karşıya geçmek isteyen bir kadına, avukat bir hanımın kullandığı araç çarptı.

Kadın, karşıya yeşil ışıkta geçiyordu, çünkü tanıkları vardı. Ancak çarpmanın etkisiyle beyninde büyük hasar meydana geldi, hastaneye kaldırıldı. Bir aydır komada.

Olanları duyan mesai arkadaşları hastaneye koştular. Öğrendiler ki, kendisini hastaneye taşıyan ambulansın görevlileri “motosiklet köpeğe çarptı” diye rapor düzenlemişler.

Çünkü araya dayılar, abiler, enişteler, amcalar girmiş.

Böyle haince bir rapor düzenlenmiş.

Kazazede kadının, dişli bir arkadaşının girişimiyle rapor yeniden düzenlenmiş. Avukat hanımın suçlu olduğu kayda geçmiş. Ve hukuki süreç başlamış.

Üçüncü dünya ülkesinde mi yaşıyoruz?

Bir kadın ölümle pençeleşirken öbür tarafta ne üç kağıtçılıklar yaşanmış meğer.

Kazazede kadının çalıştığı işyerinin sahibi ise sanki bu ekibin içindeymiş gibi olan bitene ilgisiz kalıp Dubai’ye tatile gidince çalışanları da toptan istifa etmiş.

Bu olayın yansımaları öyle zannediyorum ki, büyük olacak. Hele kazazede kadın, komadan bir çıksın. Ondan sonra neler oluyor, daha doğrusu neler olmuş, hep birlikte göreceğiz.

Cehennemde bu kadar yer var mı ki(!)

Cübbeli Ahmet, pek çok çevrelerce dini bilgilere ulaşmada en güvenilir referans kabul edilir nedense.

Cübbeli de bu gazla dilediği gibi konuşur.

Mesela kimlerin cennete, kimlerin cehenneme gideceğini o söyleyebilir.

Cehenneme gidecekler listesi çok uzun. Örneğin alkolü imal eden değil de satan gidiyor.

Listeye bir yenisini daha ekledi geçenlerde Cübbeli Ahmet:

Veledi zinaları.

Yani zina sonucu dünyaya gelen çocukları. Onlar zinhar cehenneme gidiyor. Sadece onlar değil, onların çocukları, çocuklarının çocukları… İlelebet cehenneme gidiyor. 

Haklı olarak Cübbeliye soruyoruz:
Cehennemde bu kadar yer var mı üstad?

İBRAHİM ORMANCI

Ne ağlarsın benim zülfü siyahım. Banka promosyonuyla Dubai çikolatası alacağım sana ağlama!

***

Türkiye'de adalet sizlere ömür. Sezar’ın hakkı mezara!

***

Ülkemizin başına gelmesini istediğim tek AFET kesinlikle ZARAFET!

***

Karnabaharın kilosu muzu geçmiş. Eskiden karnabahar yiyorduk muz bulamıyorduk. Şimdi ikisini de bulamıyoruz ya!