CHP Buca Belediye Başkan Aday Adayı Berk Hızlıateş, yola çıkarken Buca’da bir kamu araştırması yaptırdı.
Halk, nasıl bir başkan istiyor?
Yaşı ne olmalı, eğitimi ne olmalı, nereli olduğu falan.
Ortaya şu çıktı:
Halk, genç belediye başkanı istiyor. Yaşı 35-45 arası olmalı.
Berk Hızlıateş, 39 yaşında. Tercih bazında. Üstelik eğitimli, tecrübeli, ailesi Bucalı. Mutlu bir evliliği var ve çevresinde çok seviliyor.
Sayısı çok olmasa da bu vasıflara uygun başka aday adayları var tabii.
Hızlıateş’in özellikle yaşla ilgili tercih dönüşlerini alması önemli.
Elimde, sevgili arkadaşım Haluk Narbay’ın İzmir Büyükşehir Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı olduğu 1990’lı yıllarda hazırladığı bir kitap var. “Bir Kente Gönül Verenler” adını taşıyan kitap, Yenişehirli Ahmet Efendi’den başlayarak İzmir’de belediye başkanı olarak görev yapanların kısa hayat öykülerini aktarıyor. Görüyorum ki, hepsi 40’lı yaşlarda başkanlık yapmışlar.
Meslek olarak ulaşabildiklerimi sayayım. General Burhanettin Uluç, atama ile geldiğinden elbette kategorinin dışında olacak. Çünkü 58 yaşında göreve getirilmişti ve sadece bir yıl kaldı. Keza Enver Saatçıgil atama ile geldi, aynı yaşta bir yıl görevde kaldı. Göreve getirilen dönemin son belediye başkanı Rebi Başol yine bir yıllık başkanlığına 49 yaşında başladı. Osman Kibar 55, İhsan Alyanak 49, atamalı Cahit Günay 51, atamalı Ceyhan Demir 40, Yüksel Çakmur 47, Burhan Özfatura 51 yaşında belediye başkanı oldular.
Günümüzde genç belediye başkanının enerjisi kadar çağdaş teknolojiye uyumu ve vakıf olması da önemli.
Yabancı dil bilmesi, hitabet yeteneğinin olması, sağlığının yerinde olması gibi faktörler de önemli.
Haluk Narbay’ın hazırladığı kitapta 1960 yılına gelene kadar hemen bütün başkanların görev süreleri içindeki yaş ortalaması 45. Ama göreve dair liyakat pek az gözetilmiş. Hele çok partili dönemde siyaset, liyakatın önüne geçmiş.
Ben, bugün Berk Hızlıateş gibi adayların ve başkanların bir çağ başlatacaklarına inanıyorum.
Aslında gelenek olmalı
Bir belediye başkanının, görev süresi sona erince belediyeyi, halefine borçsuz bırakması bir erdemdir.
Kendisinin kazanacağını garanti etse de borçlu bir belediye oluşturmaması da erdemdir.
Ama olmuyor.
Özellikle görev süresinin son döneminde endaze kaçıyor, aşırı harcamalar, hesapsız kitapsız masraflar, tatsız tablolar oluşturuyor.
Ve sonra velev ki kendisi belediye başkanı olsa da sıkıntılar yaşanıyor. Enkaz edebiyatı yapılıyor. Hizmet sunulamıyor ve kısır döngü, belediyeyi beş yıl sonra aynı noktaya getiriyor.
Hatırlıyorum; Cengiz Bulut, Bornova Belediyesi’ni bırakın borçsuz, bir yığın parayla bırakmıştı. Keza Cemil Şeboy, üç dönemli belediye başkanlığını borçsuz olarak tamamlamıştı Buca’da.
Bugün böyle örnekler gösterilemiyor. Gösterilemediği için de sırtımız bir türlü yerden kalkmıyor.
Pazarlıkçı tipler
Ortalık aday adayından geçilmiyor.
Başvurularını yaptılar, bir çuval para yatırdılar ama ortalıkta yoklar.
Sanki adaylıktan vazgeçmiş bir halleri var.
Ama durum böyle değil. Bu tipler, pazarlıkçı tipler.
Gün geldiğinde birilerinin kendilerine “Madem aday adayı oldun, biz de seni ya kontenjandan meclis üyesi, ya da başkan yardımcısı yapalım” demesini bekliyorlar.
Tabii hayal kuruyorlar.
Geçmişte yaşanan kötü örnekler, günümüzde artık ders olarak okutuluyor.
Avuçlarını yalayacaklar.
İBRAHİM ORMANCI
Çay tepsisini düşürünce Hanım bana ''Senin için sakarlığa veda partisi verelim herif” dedi!
***
Karısı ölen adamı evlenme vaadiyle kandırmışlar. Eeee DUL HAKKI ödenmezmiş!
***
Alem buysa kral sen değilsin. Olsan olsan TROL olursun !...
***
Hayatımı yazsam ROMAN olur. Çünkü ROMAN MAHALLESİ'nde oturuyorum!
***
Hani hayata sıfırdan başlamıştın? Sıfırı tüketince neden sızlanıyorsun ki? Değişen bir şey yok senin için usta!