Aralık ayı enflasyon oranının belli olması ile birlikte milyonlarca memur ve emeklinin alacağı zam oranları da belli oldu. Her yıl olduğu gibi en çok tartışılan, dillere pelesenk edilen yine öğretmen maaşlarıydı. Cahil cühela yorumların içerisinde kayboldum okurken.
Öncelikle, okuduğunuz o rakamların doğruluk payı çok az olmakla beraber, öğretmen olarak atanabilmek survivor’ı kazanmaktan daha zor. Etap etap sınavları kazanmanız gerekiyor! Öğretmen olarak atandıktan sonra da hayatınız boyunca da okumanız kendinizi sürekli geliştirmeniz gerekli.
Şimdi size hadsiz hadsiz yapılan yorumlardan birkaç örnek yazacağım;
"Ne güzel iş dimi yılda 6 ay çalış, onda da günde birkaç saat çalış, 48 bin lirayı cukkala"
“Çalıştıkları ay kadar maaş almalılar”
“Haftada 4 gün, yılda 10 ay için güzel para kanka”
“Öğretmenlerin çoğu asgari ücretin max % 50 fazlasını hak eder nitelikte iş yapıyor.”
“Ayda 12-13 gün çalışarak alınan paradır. Ülkenin kaymağını öğretmenler yiyor.”
“Zaten her şeye tatilleri var, çoğu da bunun için seçiyor. Asla hak etmiyorlar.”
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; öğretmenlik mesleğimde yirmi yedinci yılım. Ve alacağım hiçbir miktar çocuklarıma olan sevgimin, her gün daha çok artırarak devam eden mesleğime olan aşkımın üstünde değil.
Günümüzün en büyük eğitim sorunu nedir diye sorsalar kesinlikle ve kesinlikle yanlış anne baba tutumları derim. Biz çocuklara iyiyi doğruyu öğretebiliriz. Biz çocuklara başarılı olmayı öğretebiliriz. Biz çocuklara vatan sevgisini, doğa ve hayvan sevgisini, biz çocuklara saygıyı, biz çocuklara her şeyi öğretebiliriz. Sanatı, sporu, bilimi birlikte geliştirebiliriz. Ne var ki; önümüzde kocaman kocaman yanlış yetiştirilmiş anne babalar var. Whatsapp gruplarında öğretmen dedikodusu yapan, çocuklarının eline tablet tutuşturup yanında okulu çekiştiren, formasyon nedir bilmeden öğretmene öğretmenlik yapmaya kalkan anne babalar… Tatillerde “Okul açılsa da çocuğu bir an önce okula göndersem” diyen anne babalar…
Öğretmen maaşları kadar biraz da öğretmen sorunlarını konuşalım istedim. Evet, en büyük sorunumuz çocuklarımızı yanlış etkileyen, onları yanlış yetiştiren anne babalar. Erkek arkadaşı istemediği için kızını evine almayan anne biliyorum. Oğlunu bir kere aramayan baba, her gün sokaktan aldığı çiğ köfte ile kahvaltı yapan çocuk biliyorum. Babasından korktuğu için konuşurken idrarını kaçıran çocuk gördüm ben! Profesör ilaç yazdığı halde “O adam ne anlar!” deyip çocuğuna ısrarla ilaçlarını veremeyen sonra da çocuğundaki öfke patlamaları için diğer tüm çocukları suçlayan anne-baba gördüm. Çocuğu ile kavga ettiği için okul bahçesinde diğer çocuğu dövmeye gelen kocaman kocaman insanlar gördüm. Bunlar sadece birkaç küçük ama çok küçük örnek. Biz öğretmenler daha neler gördük neler…
Biz öğretmenler, sanılanın aksine öylece oturmuyoruz. Aksine işte tüm bu çocuklar için ne yapabiliriz diye çalışıyoruz. Bizim için matematik, fen bilgisi, sınavlar sonra geliyor artık. Önce kurtarılması, duyguları onarılması gereken çocuklarımız var bizim. Öğretmenler odasına girdinizde aldığı maaşı konuşmaz kimse. Aldığı maaş yetmediği için sınav görevi alarak ev ekonomisine katkıda bulunduğunu dile getirmez. Ev kirasını ödedikten sonra elinde kalan parayla nasıl geçineceğini ancak öğretmen bilir. Ama dedim ya bizim paradan daha büyük sorunlarımız var. Gece geç saatlere kadar saçma sapan dizileri izlemesine, internet bağımlısı olmasına, kullanmaması gereken uygulamaları kullanmasına göz yumulan çocuklarımız var bizim. Okula sürekli geç gelen, küfür ağzından eksik olmayan, evde gördüğü kavgayı okulda devam ettirmek isteyen, görmediği sevgiyi öğretmeninden bekleyen, sabah aç karnına derse giren, ailesi fakir olduğu için ayakkabısı olmayan çocuklarımız…
Siz öğretmen maaşlarını konuşurken; bizler çocuklar için dertleniyoruz. Sizin derdiniz para, bizim derdimiz çocuklarımız. Sanmayın ki; aldığımız ücret bizlere yetiyor.
Öğretmenin öğle yemeği molasının olmadığını biliyor muydunuz? Öğretmenler haricinde gece aradığınızda ne bankacının, ne doktorun ne de diğer çalışanların telefonlarınıza çıkmayacağını biliyor muydunuz? “Bir ailesi vardır rahatsız etmeyelim.” diye düşünmeden günün her saati arayabildiğiniz, mesaj atabildiğiniz öğretmenlerin veliler yüzünden benzin istasyonları gibi 7/24 çalıştığını?
Ama olsun, öğretmenlerin üç ay tatili var! Gece 12’de yazacaksın! Olur, olmaz zamanlarda arayacaksın! Öğretmene, öğretmenlik öğreteceksin! Sonra yok efendim öğretmenin üç ay tatili var! Haaa tatil meselesine gelince o iş de öyle değil ama neyse…
Yukarıda size gösterdiğim yorumlar neler ile uğraştığımızın başka bir göstergesi. “Hep beraber mutlu olalım, haddimizi bilelim, birimiz değil hepimiz kazanalım” diyemeyen toplumu eğitmek için uğraşıyor öğretmenler. Uzmanı olmadığı her şeye yorum yapan, cehaletinin farkında olmayan, hadsizliği özgürlük sanan bireyler ile mücadele ediyor öğretmenler!
Çocuğu hastalansa sınıfı bırakıp ailesinin yanına gidemeyen, giyim, servis, lojman desteği alamayan, maaşının bir kısmını öğrencilerine harcayan öğretmenler için yapılan yorumlar utanç verici.
Neden emekli olacak öğretmenler hala çalışmaya devam eder biliyor musunuz? Emekli olduklarında geçim sıkıntısı yaşayacakları ve çocuklardan ayrılamadıkları için. Siz bilmezsiniz ama öğretmenler kadar kendi mesleği için cebinden para harcayan başka bir meslek yoktur. Peki, sen aldığın maaşın ne kadarını yine mesleğin için harcıyorsun? Öyle oturup boş boş hadsiz yorum yapmakla olmuyor o işler. Ancak kabahat yine sizde değil. Bekçinin, çöpçünün öğretmenden fazla maaş aldığı ülkemde, aldığı maaşın hakkını veremeyen, sizi adam gibi terbiye edemeyen öğretmenlerde… Yoksa kimse bu hadsiz, saygısız ve şuursuz yorumları yapamazdı.
Ylz derki: "Eğitim, yarınların bugünün öğretmenleri tarafından şekillendirildiği yerdir. Ve bir öğretmen, bir öğrencinin hayatında sadece bilgi veren değil, aynı zamanda ona ışık olan bir rehberdir."